SABAH'ın henüz yandaş medya haline getirilmediği dönemlerde Mahmut Övür'ün kaleme aldığı bir yazı, İstanbul'un nasıl kötü yönetildiğine bir örnek olarak yeniden hatırlandı.

İşte 2004'teki o yazı:

"Meteorolojinin bize verdiği bilgiyle, yağan yağmur aynı değil."

Bu sözlerin sahibi, sıradan biri değil, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Vekili İdris Güllüce...

İstanbul'u sel götürürken, insanlar saatlerce yollarda trafiğe mahkum olurken, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş yine ortalarda yok. Her zaman yaptığı gibi işi vekâleten yürütüyor. Halbuki İstanbullu oyuyla seçtiği başkanını karşısında görmek istiyor. Ama İstanbullu'nun karşısına "yağmurun aynı yağmur olmadığı"nı söyleyen bir vekil çıkıyor. Yani

'Bizim bir suçumuz yok, şu meteoroloji olmasaydı" diyen bir başkan vekili...

Şimdi, size sormazlar mı?

Sorun yağmurun 'aynı yağmur' olmamasında mı, yoksa sizin 6 aydır, hatta 10 yıldır

İstanbul'u yönetemiyor olmanızda mı?

İstanbullu'nun karşısına çıkmaktan kaçan sadece Başkan'ı da değil... İstanbul'un en lüks semti Ataköy'ün villarını sel basıyor, tek bir belediye yetkilisi yok. Ne Bakırköy Belediyesi, ne de Büyükşehir Belediyesi'nden bir Allah'ın kulu geliyor.

 

İnsanlar telefonlara sarılıyor, feryat ediyor ama cevap veren bile olmuyor.Sokaklarda, ana arterlerde, caddelerde sular diz boyu, trafik kilitlenmiş tek bir polis, tek bir kurtarma ekibi yok.

İstanbul adeta 'sahipsiz"...

Sabah kalkıp işine gitmek isteyen İstanbullu bu sahipsizliğin şokunu yaşıyor. Yarım saatlik, 40 dakikalık yolu 3 saatte alıyor. Hangi sokağa girse, hangi caddeye sapsa karşısında yarım metreyi, bir metreyi bulan sel suları. Hatta Fatih Sultan Mehmet Köprüsü Etiler çıkışında sular 3 metreye ulaşıyor. Ve İstanbullu isyan ediyor.

Çok değil, bir buçuk ay once Alibeyköy Deresi taştı. Okullar evler sular altında kaldı. Peki ne oldu? İstanbul'u yöneten zihniyet hiç ders çıkarmadı mı? Çıkarsa bunlar olur muydu?

Bu kentin acil eylem planına ihtiyacı var. Belediye Başkanı Topbaş 6 ayını doldurdu. Dikkatinizi çekiyor mu, Sayın Topbaş vaktini İstanbul'dan çok dışarıda geçiriyor. Şimdi nerede biliyor musunuz? Brezilya'nın Sao Paulo kentinde...

Bu durum İstanbullular'ı çileden çıkarıyor. İstanbul halkı, sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler İstanbul'un iyi yönetilmediği konusunda birleşiyor.

CHP İstanbul İl Başkanı Şinasi Öktem, İstanbul'un yönetim aczi içinde olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Ataşehir'deki evimden Taksim'deki il merkezine 2.5 saatte geldim. Bırakın derelerin taşmasını, evleri su basmasını, arıza yapan iki arabayı çektirecek bir polis memuru bile yok. Düşünün, Ataşehir'den Taksim'e kadar devlet namına kimseyi görmedim. Şehri yönetenler, Belediye, Valilik, bitap düşmüş durumda. İstanbul'u turizmin başkenti yapacaklar, önce Ataşehir'den Taksim'e 2.5 saatte gelmeyi önlesinler. Trafiğin yürümediği şehirde, turizmden gelecek paraya ihtiyacımız yok... Meclis açılır açılmaz bu konuyu hemen gündeme getireceğiz."
DYP İstanbul İl Başkanı Faik İçmeli de benzer sıkıntıları yaşadığını söylüyor ve Büyükşehir Belediye Başkanı'na sesleniyor: "Söyleyecek şey bulamıyorum. Her seferinde 'Tedbir aldık, bir daha böyle şeyler yaşanmayacak' deniyor. 10 yıldır bunlar yerel yönetimde. Bu nasıl tedbir almaktır? Ben çözemedim bu işi... Doğru söylemiyorlar, milleti kandırıyorlar. Her tarafı sel bastı, 3 saat yolda kaldım. Ben bu sürede Ankara'ya giderdim. Yeter artık!"
Biz bunları yazıyoruz...

Onlar dinliyor ve hiçbir şey değişmiyor. Doğrusu benim aklım almıyor. Eğer bir kenti yönetmek iddiasıyla yola çıkmışsanız, bunun hakkını vermelisiniz. Sokaklara, caddelere bakıyorsunuz bir çalışmadır sürüyor, ama nedense hala İstanbul, altyapı sorunu yaşıyor.

Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen'in Genel Sekreteri Alev
Coşkun'a 1989 yılında görev yaptığı İstanbul'un, sele, kara teslim olmasının 'sırrı'nı sorduk.

Coşkun, önce bir iç geçirdi sonra anlattı: "İstanbul altyapı konusunda son derece geri kalmış koca bir köy. Altyapı çalışmaları için projeler yapılıyor, sonra gelen yönetimler bu projeleri uygulamak yerine göz boyayan, cilalı yatırımlara yöneliyorlar. Altyapı ya en çok bizim dönemimizde önem verildi. Sonra Tayyip Bey, Ali Müfit Bey geldi. Master projelere kimse bakmıyor. Önemli olan ana projeleri değerlendirerek uygulamaya koymak ve azimle yürütmektir. Ben o zaman 1.5 yıl görev yaptım. Dayanamadım istifa ettim. Şimdi 15 yıllık geçmişe bakıyorum maalesef çok yol alınamadı. Yapılacak çok iş var ama yapılmıyor."

İstanbul İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Gökçe de altyapı sorununa dikkat çekiyor... Çağdaş bir kentin bunları yaşamaması gerektiğini söyleyen Gökçe, şöyle devam ediyor : "Maalesef sorun altyapı sorunu... Yeni bir kent planı, yeni kanallar yapılmalı... Suların denize ulaşması sağlanmalı, metro sistemi tamamlanmalı ve kaçak yapılar yıkılmalı. Sadece görüntüye yönelik işler yetmez. Bu temel sorunlar halledilmezse her yağmurda aynı şeyi yaşarız."