İBB’nin düzenlediği “Roman Çalıştayı”nda konuşan İmamoğlu, “Biz, elimizden geleni yapalım. Her şeyi yapalım; ama siz sürece ortaklık etmiyorsanız, hiçbir anlamı yok yaptıklarımızın, başarıya ulaşmaz. Siz, sürece ortaklık edeceksiniz. Yani burada oturup, sadece sosyal yardımları konuşursak, günü kurtarırız. Hiçbir anlamı yok. Ben ne isterim biliyor musunuz? İstanbul’da, sosyal yardım yapmak zorunda kaldığımız tek bir vatandaşımız olmasın isterim” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), çalıştaylar serisine, “Roman Çalıştayı” ile devam etti. Yenikapı’daki Avrasya Gösteri ve Sanat Markezi’nde gerçekleştirilen çalıştay’da ilk konuşmayı İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat yaptı. Polat’ın ardından söz alan araştırmacı Ceren Gökçe, slaytlar eşliğinde Roman vatandaşlarla ilgili rakamsal bilgiler paylaştı. Kamuoyunda Roman kimliğiyle tanınan CHP İzmir milletvekili Özcan Purçu da çalıştayda bir konuşma yaptı. Çalıştay, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açılış konuşmasıyla başladı.

“BİRBİRİMİZİ DİNLEMEK İÇİN BURADAYIZ”

“Burada bulunmamızın amacı, birbirimizi dinlemek, bu şehrin çok değerli insanları olarak sorunlarınızı çözmek” diyen İmamoğlu, “Sorunlara bir bütün olarak bakıyoruz. Bütünün parçası olan sizlerin, her sorunun çözümüne katkı sunacak bireyler olduğunuzu da biliyoruz. Dolayısıyla katkı vermenizi istiyoruz. Biz, insana, insan olduğu için değer veriyoruz. Bu şehirde hiç kimsenin bir başkasından farklılığı ya da üstünlüğü yoktur. Bu süreci böyle yöneteceğiz. Çok basit aslında, hiç zor veya anlaşılmaz kılmanın anlamı yok. Siz, bu sürecin bir sahibi, bir bireyi olarak kendinizi bu duyguya kaptırdığınızda, birçok sorunun çözüme kavuştuğunu birebir yaşayacaksınız. Bu topraklara, gönül bağıyla, üst seviyede bağlı olduğunu hisseden herkesin eşit bireyler olduğunu da sizlere göstereceğiz. Aslında bu atılan adımlar, bu şehirden doğan güzel hareketlerle ülkemizin kaderi değiştirmiş olacak. Olumsuz olan bütün süreçleri, olumluya çevirmiş olacağız” diye konuştu.

“HEP BİRLİKTE SORUMLULUKLARIMIZ VAR”

Eşit yurttaş, eşit vatandaş anlayışına inandıklarını ifade eden İmamoğlu, “Bir bütçe yayınladık dün. Eşitlik ilkesini mesela bütçeye yansıttığınızda, sizlerin de bu şehrin bireyleri olarak, bu şehirden eşit pay almanızı sağlamaktır gerçek eşitlik. Bunu yaptığımızda aslında çok büyük sorun olarak gördüğünüz birçok şeye gülüp geçmeye başlayacaksınız ve kendinizi çok daha güçlü hissedeceksiniz. Bu süreçler öyle bir hale gelecek ki; herkesin sokakta yürürken, işine giderken, eğitimine giderken o eşitlik ilkesini yaşadığı an, işte tam da o zaman her şey çok güzel olacak. Başka türlü olma şansı yok. Bu ülkenin ve şehrin, hep birlikte sahibiyiz. Hep birlikte sorumluluklarımız var. Özgürlüklerimiz var; bunları yaşamalıyız. Ama bazen ön yargılar, bütün bu güzel cümlelerin önüne geçebiliyor. Ayrımcılıktan doğan bazı muameleler, açıkçası hayatımıza negatif yansıyabiliyor. Bir bakıyoruz ki, belli kesimler, yaşamdan dışlanabiliyor. Bu dışlanmalar, en büyük moralsizliğimiz. Ne yazık ki, Roman vatandaşlarımız da bu mağduriyeti, en fazla yaşayan hemşehri gruplarımızdan birisi ya da vatandaşlarımızdan bir bölümü” dedi.

“İSTANBUL, ROMANLAR’DAN AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ”

“İstanbul’un tarihini Romanlar’ın tarihinden ayrı düşünemeyiz” diyen İmamoğlu, kentte resmi olmayan verilere göre yaklaşık 500 bin Roman vatandaşımızın yaşadığını belirtti. İmamoğlu, “Avrupa Konseyi’nin 2010 yılında yapılan araştırmasına göre, Türkiye’de ise nüfusunun yüzde 3.83’ü Roman.
Romanlar, ne yazık ki hem Avrupa’da hem de Türkiye’de düşük eğitim, yüksek işsizlik seviyesine sahip en yoksul topluluk. Biz, Roman vatandaşlarımızın yaşadığı sorunları yakından takip ediyoruz, iyi biliyoruz. Avcılar’daki bitpazarının sorunlarını da biliyoruz, Esenyurt’ta sebze satanların sorunlarını da. Kumburgaz’da barakada yaşayan çocukları, Nişantepe Çekmeköy’de çocuğuna beslenme koyamadığı için okula gönderemeyen Yeliz anneyi de. Ataşehir’de trafikte su satan ve daha ömrünün baharında,15 yaşında araba çarpması sonucu kaybettiğimiz yavrumuz Emir’i de. Ümraniye’de, çocuklarıyla çadırda yaşayan Zehra anneyi; İstanbul’un karında kışında çiçek satan Kuştepe’li kadınları ve onların zabıtayla ilgili sorunlarını da. Bununla beraber bin yıllık Sulukulelilerin evlerini yıkan, yerlerinden yurtlarından eden zihniyeti de çok iyi biliyoruz” şeklinde konuştu.

“ŞEHİR MUTLU OLSUN İSTİYORUZ”

“Bu sorunlar, bu şehirde var. Derdini, kendi derdimiz gibi görmek ve çözüm bulmak zorundayız” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:

“Bu, sadece Roman vatandaşlarımızı mutlu etmek için bir çözüm arayışımız değil. Bu şehrin mutlu olması için çözüm arayışımız. Özellikle eşitsizliği yaşayan hangi grup varsa; bu inanç grubu olabilir, bir hemşehri grubumuz olabilir ya da bir başka konu olabilir. Her konuyu bazen dar, bazen daha geniş masalarda çözüm üretmek için, öyle buluştuk, tartıştık, yemek yedik, çay içtik yok… Sonucunda, çözüm bulacağız. Biz, çözüm bulmak için göreve geldik. Bir süre sonra tekrar buluştuğumuzda, sizlerin yüzünden bana gelen soru işareti ya da ‘Ne olacak’ kaygısı değil, yüzünüzde bazı konuların çözüldüğünü görmek, umudu, gülümsemeyi görmek ve bu mutluluğu yaşamak istiyorum. Dünyayı ters yüz etsek, ‘Sizin yaşam koşullarınızı bir gecede, bir yılda düzeltiriz’ demek, hayalcilik olur. Ama çocuklarınıza yatırım yaparsak, hayat değişiyor demektir.”

“KİMSEYE SIRTIMIZI DÖNMEYİZ”

“Bu sorunu çözme konusunda kamuyuz biz” diyen İmamoğlu, “Diğer kamu kurumlarıyla da el ele vererek, sizin sorununuzu çözeceğiz. Bakın, kamu hizmeti yaparken; ister belediye olsun, ister valilik olsun, ister başka bir nokta olsun, bu hizmetleri koordine eden ve sizin daha iyi yaşam elde etmenizi ortaya koyma çalışması içerisinde olurken, siyaset yapmayacağız. Bunu sokmayın süreçlerin içerisine. Kimsenin de bunu yapmasına müsaade etmeyin. Amaç, hayatı güzelleştirmek. Hangi kamu kurumu olursa olsun, biz iş birliğine hazırız. Kimseye sırtımızı dönmeyiz” şeklinde konuştu. İmamoğlu, “Ülkemizin son Cumhuriyet dönemindeki, eşitlikçi tavır aşma ve herkesi sürecin içine katma çabası için herkes bir mücadele verdi. Bu mücadele içerisinde belki de en fazla ihmal edilmiş ve hala bu konuda bu ihmalin sorunlarını yaşayan Roman vatandaşlarımız olduğunu biliyoruz. Biz, elimizden geleni yapalım. Her şeyi yapalım ama siz sürece ortaklık etmiyorsanız, hiçbir anlamı yok yaptıklarımızın; başarıya ulaşmaz. Siz, sürece ortaklık edeceksiniz. Yani burada oturup, sadece sosyal yardımları konuşursak, günü kurtarırız. Hiçbir anlamı yok. Ben ne isterim biliyor musunuz? İstanbul’da, sosyal yardım yapmak zorunda kaldığımız tek bir vatandaşımız olmasın isterim” dedi.