Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), dört kişilik bir ailenin açlık sınırını 8 bin 864 TL, yoksulluk sınırını ise 28 bin 874 TL olarak açıkladı. TÜRK-İŞ’in hesabına göre; 8 bin 506 liralık yeni asgari ücret, daha işçinin eline geçmeden açlık sınırının altına düşmüş oldu.

TÜRK-İŞ, ocak ayına ilişkin açlık ve yoksulluk sınırını bugün açıkladı. Sendika tarafından yayınlanan rapora göre; dört kişilik bir ailenin açlık sınırı yani sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı 8 bin 864 TL, yoksulluk sınırı yani gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı 28 bin 874 TL olarak belirlendi.

“AÇLIK SINIRI YÜZDE 108’LİK BİR ARTIŞ GÖSTERDİ”

Yayınlanan raporda şu tespitlere yer verildi:

“Aralıktaki baz etkisi ile gerileyen yıllık gıda enflasyonu, bu ay yüzde 9,02 artış ile yıllık temelde yeniden üç haneli yerine oturdu. Böylece, belirlenen gelir artışları enflasyon karşısında yine aşınmaya başladı. 2023 yılının hemen başında, milyonlarca çalışanı ve emeklisini doğrudan ilgilendiren asgari ücret ile memur ve emekli maaşlarına yapılan artışların, mal ve hizmetlere ardı ardına gelen zamlarla eridiğine yaşayarak tanık olunmakta.

Net asgari ücret, işveren ve hükümet oyçokluğuyla aylık net 8 bin 506 TL olurken yıllık temelde yüzde 100’lük bir artış yapılmış oldu. Ancak açlık sınırı bu süreçte yüzde 108’lik bir artış gösterdi ve aslında bu zam, 2022 yılı içinde aylarca sürmüş olan alım gücü kayıplarını ortadan kaldırmış olmadı. İçerisinde olduğumuz yeni yıl, yeni alım gücü kayıpları ile başlamış oldu.

Mevcut görünümde sabit gelirliler, 2023 yılında yapılacak ikinci ücret zamlarına kadar, alım güçleri bakımından şimdiden 2022’nin başındaki hâlinden bile daha aşağı bir seviyede yaşamlarını sürdürmek durumunda kalacaklar. Çünkü OECD ve IMF tahminlerine göre, devam eden Rusya-Ukrayna savaşı, yaklaşan seçim, ülkenin yüksek risk primi ve düşük kredi notları gibi sebeplerle Türkiye’de 2023 yılında da enflasyon yüksek seyretme eğilimi içerisinde olacak.

“ANKARA’DA YAŞAYAN DÖRT KİŞİLİK BİR AİLENİN GIDA İÇİN YAPMASI GEREKEN ASGARİ HARCAMA TUTARINDAKİ ARTIŞ, BİR ÖNCEKİ AYA GÖRE YÜZDE 9,02 ORANINDA GERÇEKLEŞTİ”

Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 8 bin 864,48 TL’ye, o gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 28 bin 874,55 TL’ye, bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 11 bin 556,56 TL’ye yükseldi.

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış, bir önceki aya göre yüzde 9,02 oranında gerçekleşti. Son 12 ay itibariyle değişim oranı yüzde 108,57 oldu. 12 aylık ortalamalara göre değişim oranı yüzde 109,77 olarak hesaplandı.

Cumhuriyet’in 100. yılının ilk ayında yıllık gıda enflasyonu yüzde 108’e, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı olan ‘açlık sınırı’ ile ‘asgari ücret’ arasındaki açık, şimdiden 360 TL’ye gelmiş oldu. Çareler, sorunların başladığı yerde, üretim yerlerinde, yani tarlada ve ahırda aranmalıdır. Tarımsal girdilerde dışa bağımlılığın önlenmesi, üretim maliyetlerinin düşürülmesi, ulusal üretimin planlaması, çiftçinin ve hayvancının para kazanmasının önünün açılması, yoksullaşan ve tüketimlerini kısmak, ayrıca daha kalitesizlerini tüketmek zorunda kalan vatandaşların alım gücünün artırılması gibi kapsayıcı plan ve çalışmalar gerekmektedir.

“BİR AYDA SÜT YÜZDE 6, YOĞURT YÜZDE 10, PEYNİR YÜZDE 13 ZAMLANDI”

Süt, yoğurt, peynir grubunda tüm ürünlerin fiyatları yükseldi. Bunun en temel sebebi, önceki bültenlerimizin birkaçında da belirttiğimiz üzere, maliyetlerini karşılayamayan üreticilerin hayvanlarını kesmeye başlamasıdır. Bunun en çarpıcı kanıtlarından birisi, dünyada 1,5 kabul edilen sürdürülebilir süt/yem değer eşitliğine (parite) 2020 Ocak ayından beri ulaşılamamış, bu süreçte parite 0,87’ye kadar gerilemiştir. Bir ayda süt yüzde 6, yoğurt yüzde 10, peynir yüzde 13 zamlandı.

Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller, yağlı tohum ürünlerinin bulunduğu grupta; bir ayda dana etinde yüzde 8, kuzu etinde yüzde 16, tavukta yüzde 9, yumurtada yüzde 4, balıkta yüzde 10 fiyat artışı yaşandı. Baklagillerden fasulye, nohut ve yeşil mercimek fiyatları sınırlı düzeyde artarken kırmızı mercimek fiyatı geriledi. Yağlı tohumlarda yükseliş yüzde 10.

Ekmek ve tahıllar grubunda; bir önceki bültenimizde işaret ettiğimiz üzere Ankara’da 200 gramlık beyaz ekmek bu ay yüzde 25 zamla 5 TL’ye, 200 gramlık kepek, tam buğday, çavdar ekmekleri 8 TL’ye yükseldi. Meşhur Ankara simidi, ağustos ayından sonra bu ay yüzde 40 zamla 7 TL’ye çıktı. Bir ayda bulgur yüzde 6, makarna yüzde 5, un yüzde 8 fiyat artışı yaşadı. Pirinç ve irmik fiyatları hafif geriledi.

Taze sebze-meyve grubunda; semt pazarlarında yeşil soğan, kıvırcık gibi salata yeşilliklerinin ve pırasa, lahana gibi yeşil yapraklı sebzelerin fiyatları yükseldi. Patates 12,5 TL’den satılmaya devam etti. Salatalık, domates, biber gibi örtü altı sebzelerin fiyatları yine yükselirken karalahana, turp ve havuç fiyatları düştü. Kış meyvelerinden portakal mandalina ve greyfurtun fiyatları arttı. Muz fiyatı değişmedi. Ortalama sebze kg fiyatı 17,82 TL, ortalama meyve kg fiyatı 17,22 TL oldu. Hesaplamada 23’ü sebze ve 9’u meyve olmak üzere toplam 32 üründeki fiyat değişimi dikkate alındı. Ortalama meyve-sebze kg fiyatı bu ay 16,94 TL olarak tespit edildi.

Temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta; dünyada palmiye yağındaki fiyat gerilemesi ve Ukrayna’dan Türkiye’ye yapılan ayçiçeği yağı sevkiyatlarının hızlanmasıyla ayçiçeği yağı yüzde 6 ucuzladı. Zeytinyağı yüzde 7 zamlandı.”