Türkiye’de hidroksiklorokin ilacı koronavirüs hastaları için kullanılmaya devam ederken, Ankara Tabip Odası, geçen hafta yaptığı açıklamada, ilacın koronavirüs testi olmayan ancak virüs hastası biriyle teması olan kişiler için de kullanılmaya başlandığını bildirdi.

"RİTİM BOZUKLUĞU NEDENİYLE ÖLDÜLER"

Cumhuriyet'ten Sarp Sağkal'ın haberine göre, ilacın testsiz kişilerde uygulanmasının riskini değerlendiren Prof. Dr. Ufuk Tütün, “İlacın tek dozunun vücuttan atılım süresi 48 saat. Vücutta birikme ve zehirleme sıkıntısı oluyor” dedi.

İlacın kalpte ritim bozukluklarına yol açtığına dikkat çeken Tütün, “Yapılan bir araştırmada hastaların yüzde 30-40’ının ritim bozukluğu nedeniyle vefat ettiği, bunun da söz konusu ilaca bağlı olabildiğini söyleniyor. Çoğu yerde de bu ilaç kullanılmıyor” diye konuştu. 

"KALP KRİZİNE NEDEN OLUYOR"

Ankara Tabip Odası eski Başkanı Prof. Dr. Vedat Bulut da Türkiye'nin koronavirüsle mücadelede geldiği son durumu ve artan riskleri Halk TV'de Şule Aydın'ın sunduğu Haber Masası'nda değerlendirdi.

"Türkiye'de koronavirüslü hasta sayısını saymanın bir gereği kalmamış." diyen Bulut,"Sadece karantinadaki yerleşim yerleri açıklansa durumun vahameti, açıklanan sayıların da yalan olduğu görünür. Bu karantina uygulamalarında da bir takım sorunlar var. İnsanlar karantinadan sıkılınca karantinayı delip çıkıyorlar. Türkiye'de bunu denetleme imkanı yok. Çin bunu elektronik cihazlar kullanarak engelledi. Türkiye'de bunun imkanı yok.

Bir başka önemli sorun. Koronavirüs tedavisinde kullanılan ilaçlardan biri eski sıtma ilacı, hidrosiklorokin. Bu ilacın en azından ilk üç gün hastanede gözetim altında verilmesi gerekiyor. Kalp krizine neden olabiliyor bu ilaç. Benim gerçekleştirdiğim taziyelerde buna da rastladım. Koronavirüsü ağır geçirmiyor hasta ama kalp krizinden ölüyor. Bu ölümler de koronavirüs olarak kayda geçmiyor üstelik. İlk üç gün mutlaka hastanede verilmesi gerekir bu ilacın. Sonra ev izolasyonuna gönderilmeli. Ev izolasyonunda da sıkıntılar var, ev halkı riske atılıyor. Yurtlarda karantina yöntemini bütçede yeterli kaynak olmadığı için terk ettiler." diye konuştu.

Anadolu'da salgının seyri


Anadolu'da koronavirüsle mücadelenin durumunu da inceleyen Bulut,"Özellikle endüstri bölgelerinde işçi sağlığının ihmal edildiğini gördük. Hiçbir marka ismi vermeyeceğim, ancak işçilerini fabrikaya kapatıp kölelik düzeni dayatan şirketler bile var. Gidip dışarıdan koronavirüs getirmesinler ama üretim de sürsün diye yapıyorlar bunu. İşçiler, iş yerlerine sıkışık düzende gidiyorlar. Biz çok önceden, iş yerlerine servis araçlarını arttırılmasını, işçilerin ateş ölçümünün yapılması gibi tavsiyelerde bulunduk. Bunu pek çok iş yeri yapmadı. " dedi

İstanbul için tehlike çanları

Ankara'da salgının kontrolden çıkmasının ardından uzmanlar, İstanbul için de potansiyel tehlikeler hakkında uyarılarda bulunmaya devam ediyor. Bulut, İstanbul'un karşı karşıya olduğu tehlikeyi şöyle anlattı:

"Koronavirüsün bulaşmasında kentlerdeki yapılaşmalar çok önemli. İstanbul'da da dikey yapılaşma, plazma ve AVM'ler Türkiye'nin geneline göre daha fazla. Salgın seyrek ve alçak yapılaşmanın olduğu, hava koridorlarının açık olduğu yerlerde daha yavaş seyrediyor. Kars, Bayburt, Tunceli bu açıdan şanslı kentler; İstanbul, İzmir ve Ankara ise şanssız kentler. İstanbul bir finans ve sanayi kenti. İstanbul verileri İspanya ve İtalya ile örtüşür, kalabalık olduğu ve insanların korunma imkanı olmadığı için."