Sevilay Yılman, iddialara Habertürk'teki köşesinde  "Leş kargaları üzülecek ama…" diyerek yanıt verdi

Yılman şunları yazdı: 

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Anayasa Mahkemesi’nin oy birliği ile aldığı Enis Berberoğlu’nun yeniden yargılanması kararına karşın; “Tanımıyorum” dedi.

O gün gündem buydu.

Gün boyu bu konuydu meselemiz.

İşte o akşam gezinirken Twiter’da hayatımda hiç görmediğim, tanımadığım ve sadece AYM üyesi olarak bildiğim Engin Yıldırım’ın tweet'i düştü önüme.

Yıldırım; “Işıklar yanıyor” mesajının altında mahkeme binasının gece görüntüsünün fotoğrafını paylaşmıştı.

Ben AYM Üyesi’nin o mesajını; “İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, ‘Siz ne kadar reddetseniz, tanımasanız da Anayasa Mahkemesi en yüksek mahkemedir. Ve öyle de olmaya devam edecektir" subliminal ya da derin bir ifade kullanarak vermeye çalışıyor olarak algıladım.

Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, Anayasa Mahkemesi kararlarının nihai karar olduğuna inanan bir birey olarak da AYM Üyesi’nin yerel mahkemelere derinden bir mesaj vermeye çalıştığına olan inançla alıntılayıp; “Mesaj derin… Bu ışıklar hiç sönmesin” yorumunu yaptım.

Fakat aradan 5 dakika geçti geçmedi AYM Üyesi’nin tweet'ine İçişleri Bakanlığı’ndan yanıt geldi.


Ve tabii olayın seyri değişti ve Engin Yıldırım’ın darbe imasında bulunduğu filan konuşulmaya başlandı.

Anayasa Mahkemesi nasıl darbe yapar bilmiyorum ayrı konu ama baktım ki iş saçma sapan bir noktaya doğru gidiyor ve daha da gidecek…

Sildim yazdığım tweet'i.

Ve nedenini de samimiyetle şu şekilde açıkladım Twiter’da…


Ama tabii sotada bekleyen akbabalar mal bulmuş mağrip misali sildiğim tweet üzerinden başladılar; “Darbe mesajına destek verdin” diyerek linç etmeye…

Benim ne olduğumu, kim olduğumu başta bu ülkenin Cumhurbaşkanı olmak üzere bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olanlar çok iyi bilir.

7 Şubat MİT krizi başta olmak üzere FETÖ denilen alçakların ülkenin altını üstüne getirmeye gayret ettikleri dönemlerde nerede durduğumu da çok iyi hatırlarlar.

Şu satırları yazmak, açıklama yapıp kendini ifade etmeye çalışmak bile zul benim için.

Çünkü AYM Üyesi Engin Yıldırım’ın yazmış olduğu tweet'ten benim anladığım tek şey; “Kabul edilsin edilmesin Anayasa Mahkemesi bu ülkenin en yüksek mahkemesidir. Ve öyle de olmaya devam edecektir” mesajı.

Bunun ötesinde, dışında bir anlam çıkarmadım o yazılan tweet'ten.

(Sonradan düşündüğümde Anayasa Mahkemesi üyesi bir yüksek yargıcın AYM kararlarının yerel mahkemede tanınmaması konusundaki itirazını her anlama çekilebilecek subliminal görseller, mesajlar yerine her ne söyleyecekse açık hukuksal ifadelerle ve metinlerle kamuoyuyla paylaşmasının daha doğru ve Anayasa Mahkemesi'nin saygınlığına yakışır bir davranış olacağını değerlendirdim.)

Hülasa… O kadar canım sıkıldı ki yapılan haksızlığa…

Hele bir de FETÖ’cülerin muktedir oldukları dönemde… Yazdıklarımdan rahatsız olduğu için Pensilvanya’dan gelen telefon üzerine yayınlarımı durdurmamı isteyecek kadar o alçakların etekleri altında dolaşan bazılarının yazdıklarını görünce…

Midem bulandı ve kısa bir süre ara vermek istedim her şeye.

Kafa iznine ayrıldım yani.

Dün sabah o kafayı dinlendirirken işte gelen telefonlar, mesajlar sonrası hakkımda; “Patronajı yazılarına son verdi” haberlerinin yapıldığını öğrendim.

Ve geçtim elmahkum klavyemin başına.

Özetle sevgili okurlarım…

Birkaç gün daha dinlenme planım varken…

Çıkan asparagas, hayal mahsulü haberler nedeniyle bugün yazmaya başladım.

Leş kargaları… Asparagasçılıkta usta bazıları üzülecek ama buradayım hala…

Ve Allah izin verirse daha da olmaya devam edeceğim.