Gazete Damga'dan Yunus Emre Yüksek'in haberine göre; Alçıtepe Kahramanı ve Şark Fatihi olarak tanınan Kazım Karabekir’in cephede gösterdiği üstün başarıların yanı sıra sanatsal yönü ve müzeciliğe olan ilgisi de kızı tarafından anılarda yaşatılıyor.

Kazım Karabekir Vakfı Müzesi’nin hayata geçirilmesi için büyük uğraşlar veren Timsal Karabekir, müzeyi 2005 yılında açtıklarını belirterek müzenin kurulmasının aslında babadan miras olduğunu belirterek şu sözlerle anlattı “Babamı kaybettiğimizde yedi yaşındaydım. Babam, ben ve ablalarımın elinden tutarak en üst katta bir odaya çıkarırdı ve orada bize müzesini gezdirirdi” dedi.

Kazım Karabekir'in müzecilik fikrinin Çanakkale Savaşı'nda mucize eseri hayatta kalmasıyla da ilgili olduğunu anlatan Timsal Karabekir, babasının çadırına isabet eden bomba parçasını saklayarak müzecilik düşüncesine ne denli önem verdiğine dikkat çekerek, “Babam Çanakkale Kerevizdere Mevkii’nde Fransızlarla mücadele ederken çadırına bir bomba isabet etmiş, eğer çadırda olsaydı ölmesine neden olabilirdi. Babam o şarapnel parçasını alıp buraya getirmiş, gençlere orada neler yaşandığını göstermek istemiş, müzeciliğin çok önemli olduğunu babamdan öğrendik. Zor da olsa hayata geçirmeyi başardık” ifadelerini kullandı.

Hayatının tek başarısızlığı esir düşmesi

Timsal Karabekir, babasının Balkan Savaşı’nda da Osmanlı ordusunda görev aldığını anlatırken, Bulgar ve Arnavut çeteleriyle çeşitli mücadelelere giriştiğini söyledi. Edirne savunmasında babasının hayatının tek başarısızlığının şehrin düşmesiyle birlikte bir müddet Bulgarların elinde esir yaşaması olduğunu ifade eden Timsal Karabekir, babasının bu durumun ciddiyetini yazdığı levhada da açıkça belirtiyor “Hür öl, esir yaşama”...

"Giy çizmeni savaşın içindesin"

Timsal Karabekir, Kurtuluş Savaşı'nın kahramanlarından biri olan Kazım Karabekir'in de içinde bulunduğu o acı dolu günlerde ilahi kadronun aynı dönemde dünyaya gelmesini Allah’ın bir lütfu olarak ifade etti. Rahatlıktan bihaber olarak savaşa kahramanca atıldıklarından bahsederek, “Bütün o ilahı kadro okullarını başarılı şekilde tamamlıyor, fakat hani başarılısın sana ödül verelim, seyahate gönderelim yok, giy çizmeni savaşın içindesin! Allah’ın bir lütfu ki o çocuklar aynı dönemde dünyaya gelmişler ve dünyayı şereflendirmişler. Kimdir bu çocuklar? Hepsinin adını sayamasam da bir Mustafa Kemal Atatürk, bir Kazım Karabekir, İsmet İnönü, Ali Fuat Cebesoy, Refet Beleler… Fevzi Çakmak onlardan önce ama onu da dahil edebiliriz” sözlerine yer verdi.

"Yıl 1946, Sovyetler kapımızda"

Timsal Karabekir babasının Meclis Başkanlığı yaptığı dönemdeki Sovyetler Birliği'nin toprak talebi tehlikesini ise o günleri yeniden yaşıyormuşçasına gözleri parıldıyarak şöyle aktardı, “Yıl 1946 TBMM Meclis Başkanı Kazım Karabekir, Sovyetler bizden Kars ve Ardahan olmak üzere boğazları istiyor, ben o zaman 5 yaşındayım hala kulağımda olan radyodaki spikerin sözünü hatırlıyorum ‘Meclis kürsüsünde Rusların bu talebine karşın kılıcını kınında oynattı, boğazlar Türk’ün boğazı Kars-Ardahan bel kemiğidir, verilecek bir karış toprağımız yok’ dedi"

Kazım Karabekir’i sonsuzluğa uğurlayan eski bayrak

Timsal Karabekir, Alçıtepe Kahramanı ve Şark Fatihi unvanlarına nail olan babasının 1948 yılının doğum gününe denk gelen 26 Ocak'ta kalp krizi ile hayata gözlerini yumduğunu ifade ederken, cenaze töreninde gözleri yaşartan o acı ancak yürekleri kabartan günü ise gözleri dolarak aktardı “1948 yılının 26 Ocak’ında o gün benim doğum günümdür, Ankara’da ani bir kalp krizi ile babam vefat ediyor, çok eski bir bayrağa sarılmış tabutu, etraftakiler koskoca Karabekir bu yeni bir bayrak alamadınız mı? Diyor, fakat şair diyor ki ‘Kars kalesine çekilen şanlı bayrak, tabutun üstünde ağlıyor hıçkırarak, bütün Türklük alemi katılıyor bu yasa, ayrılmayız izinden yer yerinden oynasa’ Kars kalesine iki kez çektiği şanlı bayrak onu son yolculuğunda yalnız bırakmadı” dedi.