2 yıl süren Kovid-19 süreci tüm insanları sosyal ve psikolojik anlamda olumsuz etkiledi. Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Doç. Dr. Kayı Eliaçık, depresyonda artış olduğunu belirtti.

Kovid-19 pandemisinin etkisiyle ergenlerin sosyal ilişkilerinin kısıtlandığını ve ekran maruziyetinin arttığını dile getiren Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Doç. Dr. Kayı Eliaçık, depresyonda artış olduğunu belirtti.

İki yıl süren pandemi sürecinde tüm insanlar sosyal ve psikolojik anlamda olumsuz etkilendi. Fakat tüm küresel felaketlerde olduğu gibi pandemiden de bazı gruplar daha fazla etkilendi. Kadınlarda depresyon oranının daha fazla arttığını ifade eden Doç. Dr. Kayı Eliaçık, "Sosyoekonomik ve sosyokültürel sorun yaşayanlar ve psikolojik sağlamlığı daha az olanlar daha çok etkilendi. Dışarıya daha çok çıkabilen ve özgürlüğünü daha çok kullanabilen gruplar daha az etkilendi. Ergenlik çağındaki kadınlarda depresyon %31'lere varan oranlarda saptandı" diye konuştu.


"EVDE KALMAK BAĞIMSIZLAŞMA PEŞİNDEKİ ERGENLERİ KISITLADI"

Evde kaldıkları sürecin bağımsızlaşma peşindeki ergenlerin özgür yaşantılarında kısıtlamaya yol açtığını vurgulayan Eliaçık, "Online eğitim nedeniyle akran aktivitelerinde belirgin düşüş ve görece izolasyon meydana geldi. Uzun saatler ekran başında kalmaları güneş ışığı ve temiz havadan yoksun kalmalarına neden oldu. Mesajlaşma, sosyal medya, online oyun oynama ve madde kullanımı bu dönemde artış gösterirken, spor, sanat ve arkadaşlarla dışarıda görüşmeler de belirgin derecede azaldı" ifadelerini kullandı.



"ANKSİYETE VE YEME BOZUKLUĞU GİDEREK ARTIYOR"

Pandemi gibi küresel krizlerde ebeveynlerin her daim iletişim kanallarını açık tutmaları gerektiğine dikkat çeken Eliaçık, "Gençlere nasıl olduklarını sormak, gerektiğinde yardım sağlayabilmek için samimi konuşmaları için alan yaratmaları gerekir. Enfeksiyonun daha zor bulaştığı türden açık havada yapılacak akran toplantıları teşvik edilmelidir. Tartışmalı bir konu da sosyal medya kullanımının sınırıdır. Günümüzde gençleri sık kullandığı sosyal medya uygulamalarına ders, uyku ve diğer fizik aktiviteleri bozmayacak şekilde izin verilebilir. Giderek artan anksiyete ve yeme davranış bozukluğu; dikkat dağınıklığı, obezite ve çeşitli metabolik sorunlarla başa çıkmaya çalışan bir ergeni karşımıza getiriyor. Uykusuzluk artttıkça giderek artan ruh ve beden değişiklikleri ergenin peşini bırakmıyor. Sinirlilik, kaygı ve depresyon, refleks sürelerinin azalması, İş/okul performansının düşmesine neden olabilecek konsantrasyon güçlüğü, planlama, organizasyon ve yargılama gibi üst düzey işlevlerle ilgili sorunlar, halüsinasyonlar ve paranoya gibi uyku yoksunluğunun psikiyatrik semptomları, mide ağrısı veya ishal gibi fiziksel etkiler ve vücut ısınızda az da olsa düşüş gibi çok sayıda sorun ortaya çıkıyor" dedi.

KALİTELİ UYKU İÇİN BUNLARA DİKKAT!

Ergenler için kaliteli uykunun önemine de değinen Eliaçık, şunları söyledi: "Uyku hijyenine dikkat edilmeli. Sosyal medya, internet kullanımı, video oyunları ve televizyon gibi gençlerin uykusunu etkileyen teknolojilere sınır konmalı. Hafta içi okul sonrası geç saatlere kadar süren etkinlikler olmamalı. Akşam yemeklerine dikkat edilmeli. Biyolojik uyku saatine uyulmalı. Stres azaltılmalı ve başa çıkma becerileri geliştirilmeli. Ertesi günün işleri yatakta düşünülmemeli, gerekirse ılık duş alınmalı.