KOAH Hastaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mecit Süerdem, KOAH çok sık görülen bir hastalık olmasına rağmen bilinirliğinin yeterli düzeyde olmadığını belirtti. Süerdem, hastalık sinsi ilerlediği için hastaların en az 3’te 2’sinin geç evrede tanı alabildiğini belirtirken, 40 yaş ve üstü popülasyon içinde risk grubunda bulunanların yılda bir kez erken tanı için solunum fonksiyon testi yaptırması gerektiğini vurguladı.

20 Kasım Dünya KOAH Farkındalık Günü nedeniyle bir açıklama yapan KOAH Hastaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mecit Süerdem, erken tanının önemine dikkat çekti. Akciğerlerde hava yollarının daralmasına bağlı nefes darlığı ile kendisini gösteren KOAH’ın (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) tüm dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirten Süerdem, farkındalık oluşmasının hastalığın tespitinde ve tedavisinde büyük önem taşıdığını vurguladı.

YILDA 3 MİLYON KİŞİYİ ÖLDÜRÜYOR

Aynı zamanda Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) eski başkanlarından olan Prof. Dr. Süerdem, hasta sayısının 400 milyona yakın olduğu ve yılda 3 milyondan fazla kişinin bu hastalık nedeniyle öldüğü tahminini paylaşarak, şunları söyledi: “KOAH kardiovasküler hastalıklar ve inmeden sonra üçüncü en sık ölüm nedeni olan bir hastalık. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde KOAH prevalansı 40 yaş üstü popülasyonda yüzde 10 oranlarında. KOAH bu kadar sık görülen önemli bir toplumsal problem olmasına rağmen, hastalığın toplumda farkındalığı yeterli düzeyde değil. Bilinirliği düşük olan hastalık sinsi ilerlediği için hastaların en az üçte ikisi geç evrede tanı alabiliyor.”

ASTIM KOAH’A DÖNÜŞEBİLİR

KOAH için en yaygın risk faktörünün tütün dumanının solunması olduğunu belirten Süerdem, diğer risk unsurlarını şöyle sıraladı: “İkinci sıklıkta biyoyakıt dumanının solunması geliyor. Kırsal bölgede ekmek ve yemek yapmak ile ısınmak amaçlı yakılan ve biyoyakıt olarak isimlendirilen organik maddelerin (odun, çalı, kömür, tezek) dumanının solunması tütün dumanı solunmasından çok daha yüksek riskte KOAH nedeni olarak kabul edilmektedir. KOAH nedeni olarak üçüncü sırada, iş yerlerinde zararlı tozların ve gazların solunması yer alıyor. Tedaviye uyumsuz astımlı hastalarda zaman içinde hastalıkları KOAH’a dönüşebilir.”

YILDA BİR KEZ TEST YAPTIRILMALI

KOAH’ın en önemli belirtisinin eforla oluşan nefes darlığı olduğunu aktaran Süerdem, şu bilgileri verdi: “Nefes darlığı şikayetine sıklıkla öksürük ve balgam çıkarma da eşlik eder. Ancak risk grubunda bulunan bir kişide bu belirtiler olmaksızın da KOAH gelişebilir. Bu nedenle 40 yaş ve üstü popülasyon içinde risk grubunda bulunanlara yılda bir kez erken tanı için solunum fonksiyon testi yaptırılması önerilir. KOAH erken evrede teşhis edilir ve hasta risk faktörlerinden uzaklaştırılırsa hastalığın ilerlemesi durdurulabilir veya yavaşlatılabilir.”

DOĞRU CİHAZ EĞİTİMİ ŞART

“KOAH tedavisinin başarının temel kriterlerinden birisi hastaların hastalıkları hakkında eğitilmesidir” diyen Süerdem, bu konuda şunları söyledi: “Özellikle solunum yolu ile kullanılan inhalasyon tedavi cihazlarının doğru teknikle kullanılması ve fizik aktivitenin sürdürülmesi tedavinin başarısını belirleyen temel faktörlerdendir. Ülkemizde inhalasyon cihazları kullanımında yapılan kritik hatalar çok yüksek orandadır. Kabaca bir tahmin ile hastaların en az yarısı bu cihazları kullanmada önemli hatalar yapmaktadırlar. Sağlık kuruluşlarında hekimlerin günlük çalışma ritmleri çok yoğun olduğu için, doktorlar genellikle hastalarını eğitmede yetersiz kalmaktadırlar. Derneğimizin web sitesinde hastalık ve tedavisi hakkında temel bilgiler ve inhalasyon tedavileri eğitim videoları yer almaktadır.”

KOAH’TA BALON TEDAVİSİNE DİKKAT!

Son yıllarda KOAH’ın balonla tedavi edilebileceği iddialarına da değinen Süerdem, şu değerlendirmeyi yaptı: “KOAH tedavi rehberlerinde böyle bir tedavi yok. Endoskopik bir yöntem ile, ucunda genişleme özelliği olan bir balon bulunan kateter nefes boruları içinde nereye kadar gidebilirse ilerletiliyor ve nefes boruları genişletilmeye çalışılıyor. KOAH, çapı 2 milimetreden küçük olan havayollarının bir daha düzelmeyecek şekilde bozulması ve hava keseciklerinin duvarlarının yırtılması ile karakterize bir hastalıktır. Balonlu kateterin bu bölgelere ulaşması mümkün değil. Dolayısıyla bu yöntem ile geçici bir süre için balonun ulaşabildiği nefes boruları genişletilebilir ve birikmiş balgam temizlenebilir. Ancak bu etkileri ile balon uygulamasının KOAH’ı tedavi ettiğini iddia etmek mümkün değil. Balon tedavisi ile yapılmış yeterli çalışmalar olmadığı için bu metodun faydalı ve zararlı etkilerini bugün için bilemiyoruz. KOAH’ta balon tedavisinin tüm etkilerini ortaya koyacak birden fazla merkezin birbirinden bağımsız, çok hasta katılımlı ve uzun süreli çalışmalar yapması gerekiyor. Bu çalışmalardan elde edilen sonuçlara bakarak, herkesin kabul edebileceği nitelikte pozitif etkiler gösterilmeden, çok yüksek bedeller karşılığında bu yöntemin uygulanmasını doğru bulmuyoruz.”