CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Independent Türkçe için Benan Kepsutlu'nun sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasıyla başlayan sosyal medya düzenlemesi tartışmaları için şöyle dedi:

"Hiçbir özgürlükçü yönetim medyadan rahatsız olmaması gereken yönetimdir. Çünkü medya halk adına yönetenleri denetler. Yanlış yapıyorsa yazarlar, eksiğini yazar. Doğru yapıyorsa onu da zaten yazacaktır. Yani medyanın dördüncü güç olarak demokrasilerde konumlanmasının temel nedeni gücü denetlemesidir.

Baskıcı yönetimler bu denetimden her zaman rahatsız olurlar ve medyayı susturmak isterler. Türkiye’nin böyle bir gerçekle karşı karşıya olduğunu hepimiz bir şekilde biliyoruz yani.

Şimdi Erdoğan’ın özellikle sosyal medyada kullandığı cümle şu, aynen okuyayım izin verirseniz. Diyor ki; “Bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılması, kontrol edilmesini istiyoruz.”

Bu daha sonra silindi. Tamamen kaldırılması ne demektir? Sosyal medyayı tamamen kaldıracağım veya kaldırmayacaksam bunu kontrol edebileceğim bir alana dönüştüreceğim.

Yani bizim siyaseten çok kullandığımız “havuz medyası” kıvamına getirirsem ve sürekli bunlar beni överlerse ve sürekli benden bahsederlerse, bu sosyal medya kalsın.

Ama beni eleştirirlerse, benim yaptıklarımı, haksız uygulamalarımı bir şekilde dile getirirlerse benim bunu kontrol etmem lazım. Bunu söylemek istiyor.

BİZİM TROLLERE HABER VERİN

Şimdi trollere karşıyız. Troll diye bir şey olmaz. Ama troll gerçeğini Türkiye’nin gündemine getiren AK Parti’dir. Kendisi telefon görüşmelerinde “Bizim trollere haber verin, bu konuda gerekeni yapsınlar” diyen ben değilim yani.

Söyleyen Erdoğan ailesinden birisiydi. Trolleri olduğunu söyledi. Yine sonra Mahir Bey (Ünal) bir yeşil nokta uygulaması başlattı ve orada da bütün AK Parti trollerini görme imkanımız oldu. Yani kendilerini bir anlamda ifşa ettiler.

Troll uygulaması doğru değildir. Ama bu uygulamayı başlatanların daha sonra bu uygulamadan şikayet eder noktaya gelmeleri, önce kendi yaptıklarını sorgulamaları gerekiyor. “Biz yanlış yapmışız bir yerde” diye çıkıp bunu itiraf etmeleri gerekiyor.

Etik kurallar elbette olmalı. Şimdi bakın burada da çifte standart var. Şöyle: Eğer hakaret içerikli yazılar iktidar kanalına yönelikse en ağır cezalar veriliyor. Kişiler sabaha karşı evleri basılıyor, gözaltına alınıyor, hapishaneye atılıyor.

Bir süre sonra iki üç gün, beş gün, yedi gün, bazen üç ay hapiste kalıyor, bazen altı ay hapiste kalıyor. Sonra duruşma oluyor, serbest bırakılıyor. Ama muhalefete yönelik bir hakaret varsa gözaltına falan alınma da yok yani. Sadece biz şikâyet ediyoruz, öylece kaybolup gidiyor kendi mecranda.