Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir Ülke Bir Kent" Youtube Kanalında canlı yayın konuğu oluyor. Kılıçdaroğlu, Gazeteci Duygu Demirdağ moderatörlüğünde Deniz Zeyrek, İsmail Saymaz ve Ali Haydar Fırat'ın sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Duygu Demirdağ: Kurultyayın ardından CHP iktidarda olacak diyorsunuz. Bu nasıl olacak?

- Öncelikle bugün Ali İsmail Korkmaz'ın darbedilerek öldürülmesinin yıldönümü. Bu hepimizn vicdanındfa derin yaralar açtı. İktidar sahipleri yaptıkları hatanın farkında varmadılar. Artarak sürdü bu baskılar.

Biz bir darbe sürecinde bu kurultayı yapacağız ve iktidara geleceğimize de inanıyoruz. Biz bu kurultayda iktidara geldiğimizde neler yapcağımızı anlatacağız. Siz eğer gerçekten bu ülkeye demokjrasi, üretimi ve özgürlükleri getirecekseniz, yargının ve parlamentonun üzerindeki vesayet ve tamamen göstermelik bir dmeokrasi ounu oynuyoruz. Bir kişinin talimatı ile devletin çarkı dönüyor. 

Kurultayda bir de manifestomuz olacak. CHP'nin 27 Mayıs'tan önce açıkladığı 'İlk Hedefler' manifestosuna benzer bir manifesto hazırlıyoruz. Bunu da kurultayda kamuoyu ile paylaşacağız. 

Deniz Zeyrek: Parti yönetiminde, PM'de ve MYK'da değişikliklere gidecek misiniz?

Delegeler Parti Meclisi'ni seçecek. Bende bu arkadaşlarımızın arasından MYK'yı seçeceğim. PM'nin oluşmasını sağlayan delegelerin kararı çok önemli. bu anlamda çıkacak sonuca göre bir değişiklik olabilir veya olmayabilir. Şu bir gerçek, eğer iktidara gidiyorsanız hem örgütünüze çok iyi anlatmanız gerekiyor hem de anlattığınız şeyin inandırıcı ve samimi olması gerekiyor. PM'de yüzde 33 cinsiyet, yüzxde 20 gençlik kotamız var, 12 adaydan oluşan Bilim Yönetim ve Kültür Platformunun 8'ini delegeler seçecek. Ben güzel bir kurultay olacağına inanıyorum. 

Son 10 yıl içinde var olan partiler içinde ileriye doğru en büyük değişimi yaşayan parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Geriye doğru en büyük değişimi yaşayan parti de AK Parti'dir. Bu da hayatın bir başka gerçeği.

Ali Haydar Fırat: Negatif dil kullanan siyasal partiler genellikle çözülme içindedir. AKP'den koparak yeni parti kuranlar sizin yıllardır savunduğunzu değerleri savunmaya başladılar. Parlamenter demokrasiye dönüşü savunuyorlar. Yerel seçimlerde kurduğunuz gibi geniş toplum kesimlerini bir arada tutacak yeni bir oyun kurabilecek misiniz?

-Bizi bir araya getiren kim? Parti programları, dünya görüşleri farklı olan partileri bir araya getiren kim? Bizi bir araya getiren aslında Erdoğan, onun yaptığı yanlışlar. O yanlışlar, demokraside yaşanan düşüşler, ekonomide yaşanan büyük dram, devlet dediğimiz aygıtın tamamen şeffaflıktan uzaklaşması, bunalrı yaratan bir aktör var. AK Parti diyeceğim ama aslında AK Parti diye ortada bir aktör kalmadı. AK Parti artık konuşulmuyor sadec Erdoğan konuşuluyor. Cumhuriyet tarihinde belki de hiç karşılaşmadığımız bir tabloyla karşı  karşıyayız. Bir kişi bütün kurumlara egemen, istediğini yaptırıyor, mahkemelerden istediği kararı çıakrtıyor, beğenmediği bir karar çıkarsa mahekme heyetleri hızlıca görevden alınıyor, Erdoğan'ın istediği her yasa parlamentodan hılıca geçiriliyor. AK PArti ve MHP milletvekillerinin buna bir şey söylemesi söz konusu değil. Yukarıdan gelen talimatı aynen uyguluyorlar. Bu tablo bizi rahatsız ediyor. AK Parti'den ayrılarak kurulan Gelecek Partisi ve DEVA Partisi'nin kurucularını ve yöneticilerini de rahatsız ediyor. Saadet Partisi'ni, İYİ Parti'yi rahatsız ediyor. Bakıldığı zaman demokrasiyi savunan bütün kesimlerin bazı ortak söylemleri doğal olarak ortaya çıkıyor. 

Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı gibi iki temel ittifak oluştu. Seçim ne zaman nasıl oalvak bunu bir tarafa bırakıyorum ama önümüzdeki seçimlerde Erdoğan'ın gidici olduğunu biliyorum. Vicdanı olan hiç kimse bu tablodan memnun değildir. Milyonlarca işsiz var. İki yıl önce Erdoğan şunu söylüyordu, 'Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, bakın Türkiye nasıl uçacak' diyordu. Söylediği bir şey doğru. Türkiye uçuyor ama yokuş aşağı freni patlamış bir kamyonda direksiyonda Erdoğan var arkasında da 83 milyon var ve yokuş aşağı gidiyoruz. Bu tablonun değişmesi lazım. Biz bunu demokratik yollarla değiştireceğiz. Bu ülkede sandıkla, seçimle bir dikta yönetimine son verildiğini sadece Türkiye'ye değil tüm dünyaya göstereceğiz. Yerel yönetimler bunu ilk adımıydı, benzeri önümüzdeki seçimlerde gerçekleşecektir diye düşünüyorum. 

İsmail Saymaz: Yeni İBB Genel Sekreteri olarak Can Akın Çağlar'ın atanması bir tartışma yarattı. 'CHP bir bürokrat mı bulamadı', ya da 'neden böyle ir tercih yapıldı' gibi bir tartışma sürüyor. Sizin kanaatiniz nedir? İkinci sorum şu olacak. Milletvekiliniz İlhan Kesici İBB'nin aldığı tablo hakkında eleştiride bulundu. Bu konudaki görüşünüz nedir. 

-Sondan başlayayım. Tablonun Türkiye'ye getirilmesinden son derece mutlu oldum. Tblonun Londra'daki müzayedede İBB tarafından satın alındığını ben Ekrem beyin de olduğu bir ortadma İstanbul örgütü ile konuşurken öğrendim. Hepimiz son derece mutlu olduk. Önemli bir tablo. İstanbul'u fetheden bir liderin, çağları aşan bir liderin tablosunun İstanbul'a getirilmesi kadar doğal bir şey olamaz. Bunun parasdal olarak ölçülecek bir değeri yok bana göre. Bunun değeri Fatih gibi bir liderin portresinin Türkiye'ye getirilmesi ve sergilenmesi bana göre değerlidir. Tablo ile ilgili yapılan tartışmaları da gereksiz buluyorum. 

İBB'ye atanan yeni genel sekreterle ilgili de şunu sormak lazım: İstanbul'u kim yönetecek? Ekrem İmamoğlu. Ekrem Bey kendi kadrosunu seçecek. Ben, ister büyükşehir olsun ister küçk bir beldenin belediye başkanı olsun, hiçbir belediye başkanımızın yönetici kadrolarına müdahale edilmesini doğru bulmam. Belediye başkanlarımızın başarısına bakarım. Dün 11 büyükşehir belediye başkanı ile yaptıım toplantıda da şunu söyledim, 'başarı elde edeceğiz' diye düşünmeyin, siz başarıya mahkumsunuz, başarı elde edeceksiniz. Çünkü Türkiye'nin bu kötü gidişine güzel bir örnek koymamız lazım ve bu örneği de geniş halk kitlelerinin önünde başrı sergilememiz lazım' diye. Üstlerinde baskılar  var, engelelemeler çıkartılıyor, doğrudur. Ama hiçbir belediye başkanımız bu mazeretlerden söz etmeden 'bu engelleri aşacağım' diyecek. Formülünü bulacak, bulamıyorsa bana soracak ben formülünü bulacağım. Dolaysıyla belediye bşakanlarının şunu ya da bunu ataması çok önemli değil. İstanbul sorunlar yumağı ve çok öneml ibir kent. Dolayısıyla İstanbul'un iyi yönetilmesi ve var olan sorunlarını aşması gerekiyor. Ekrem Bey'i eleştirenler şuna baksınlar. Onların 25 yılda yapamadıklarını Ekrem Bey 1 yılda yaptı. Önümüzdeki dönem daha da güzel şeyler yapacak, ben buna inanıyorum. Genel sekreter üzerindne yapılan tartışmaları doğru bulmuyorum. Yapay bir tartışma. Biz Ekrem Bey'in İstanbul için geliştirdiği projelere ve yarattığı kaynaklara bakıyorum. Genel Sekreter, Ekrem Bey'in talimatı dışında ne yapacak? Kararları sadece Ekrem Bey vermiyor, bir kadrosu var ve kararlar o şekilde alınyor. Diğer belediyelerde de durum böyle. Bir bürokrat üzerinden Ekrem Bey'i eleştirmeyi dorğu bulmuyorum

İsmail Saymaz: Aykut Erdoğdu, Can Akın Çağlar'ı batık kredinin sorumlusu olarak göstermişti. '8 yılda ne değişti' diye soruyor kamuoyu?

- Aykut Bey beni aradı. Böyle bir müfettiş raporu geldiğini ve bu raporu basın toplantısı ile kamuoyu ile paylaştığını ifade etti. Daha sonra Sayın Çağlar Aykut Bey'in yanına geliyor ve tüm belgeleri ortaya koyuyor. 'Göreceksiniz yargıya gideceğim ve aklanacağım' diyor ve yargıya gidip aklanıyor. İşin gerçeği bu. Aykut Bey'in bana aktardığı bu.

Deniz Zeyrek: CHP tabanı 'İstanbul'u sanki Millet İttifakı kazanmadı da AKP kazandı. Neden tüm atamalarda AKP'liler tercih ediliyor, tamam partizanlık yapmayalım ama seçimi de CHP'nin çoğunlukta olduğu bir ittifak kazandı' diyor. Bu eleştiriler hakkında ne dersiniz?

- Bütün beldiye başkanlarına kamuoyu önünde şunu söyledim. "Beldiyede isyaset yapacak bir kişi vardır o da belediye başkanıdır". Onun dışında büroktratik kadroların siyasetten uzak durması gerekiyor. Onların tamamen liyakatli ve teknik kişiler olması gerekiyor. Belediye başkanı hedef gösterecek, bürokratlar da bu hedefin en kısa sürede en doğru kaynaklarla nasıl gerçekleşeceğini planlayacaklar. Bürokraside bir yere gelmenin parti kimliği ile olmasını çok doğru bulan biri değilim. Elbette ki sosyal demokrat değerlere inanıp kamuda halen şu anda çalışan çok sayıda kişi var. Bunlar AK Parti döneminde çalıştı diye biz bunların tamamını tasfiye mi edeceğiz? Yok böyle bir şey. Devlette devamlılık vardır. Devletin hafızasını bürokrasi oluşturuyor. Bürokrasinin yasalara uygun biçimde düzgün çalıştığı ortamda hiçbri sorun yoktur. Eğer bürokrasi siyaseti nemriende ama siyasetin sağladığı çıakrdan bana ne düşer diye çıkar peşinde koşarsa orada her şey bozulur. Ben bütün belediye başkanlarına ve İl başkanlarına şunu söyledim; Biz 1989'a benzer bir sendrom yaşamak istemiyoruz. Herkes son derece dikkatli davranmalı, son derece hassas olmnalı, harcanan her kurulun hesabını vermeli. İhalelerin canlı yayınlanmasının ardında yatan da budur. Her şeyin açık ve şeffaf olmasını istiyoruz. Bu konuda 7 maddelik bir de ilkeler açıkladık. Belediye başkanlarına 'Bu 7 maddelik ilkeyi gerekirse her gün okuyacaksınız ve bu ilkelerden sapmayacaksınız' dedim.