CHP İstanbul İl Başkanlığı 37. Olağan İl Kongresi başladı.

Delegeler, sabah erken saatlerden itibaren kongrenin yapılacağı Haliç Kongre Merkezi'ne gelmeye başladı. CHP İstanbul İl Başkanlığı, kongrenin sloganı "İstanbul'dan Türkiye'ye Tek Yön İktidar" olarak belirledi.

Kongre için merkezin açık hava etkinlik alanında 6 bin kişi kapasiteye sahip dev kompleks kuruldu. Katılımcılar, bu komplekste ağırlanıyor.

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun yeniden aday olduğu kongrede, 677 delege oy kullanacak.

CHP'nin eski genel başkanlarından Altan Öymen'in Divan Başkanlığını üstleneceği kongrede, CHP İstanbul İl Başkanı, yönetim kurulu, disiplin kurulu ve kurultay delegeleri belirlenecek.

Kılıçdaroğlu: Kararlı adımlarla yolumuza devam edeceğiz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kongrede yaptığı konuşmada, yeni bir çığır açtıklarını, kararlı adımlarla yollarına devam edeceklerini, bundan hiç kimsenin endişesinin olmaması gerektiğini dile getirdi. 

Yürüdükleri yolun, hak ve adalet olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Adaleti bulacağız, bu ülkeye huzuru, barışı, kardeşliği getireceğiz." dedi.

Yeni bir siyaset anlayışıyla yola çıktıklarını belirten Kılıçdaroğlu, hiç kimseyi ötekileştirmeden, hiç kimsenin kimliğini, yaşam tarzını, inancını sorgulamadan, insanca "başımızın üzerinde yeri var" dediklerini ifade etti.

Hiçbir zaman "Acaba bunları yapabilir miyiz? Yapamaz mıyız?" diye bir endişeye kapılmadıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "İnanıyorsak, yapacağız. İnanıyorsak gerçekleştireceğiz. İnanıyorsak söylediğimiz her sözün arkasında kapı gibi duracağız. İnanıyorsak, nasıl yapacağımızı da anlatacağız." dedi.

"Bugün geldiğimiz noktada demokrasinin ağır yaralar aldığını görüyoruz"

Bu yıl TBMM'nin açılışının 100. yılı olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Sizleri o günün heyecanına taşımak istiyorum. İşgal altındaki bir ülkede 100 yıl önce bir grup insan idealleriyle yola çıktılar. Kavgaysa kavga dediler. 100 yıl sonra biz bugün burada aynı heyecanı yaşamak ve yaşatmak zorundayız. 100 yıl önceki koşullar çok daha zordu. Bugünkü koşulların da zor olduğunu biliyorum. Ama önemli olan zorluğu başarmaktır. Önemli olan 100 yıl önce TBMM açıldığında özünde demokrasi vardı. Her görüşten insan vardı Mecliste. Kürsüye çıkıp, ülkenin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal'i dahi rahatlıkla eleştirebiliyorlardı. 100 yıl sonra bugün geldiğimiz noktada demokrasinin ağır yaralar aldığını, kan kaybına uğradığını görüyoruz. Bizlere düşen bir görev var bireysel beklentilerin tamamen ötesine çıkmak zorundayız. Eğer bireysel beklentilerin peşinde koşacaksak, ülkeyi huzurlu bir geleceğe taşıyamayız. Hiç kimse unutmasın, 100 yıl önce nasıl yolumuz Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yoluysa, 100 yıl sonra da yolumuz Gazi'nin ve arkadaşlarının yoludur. Dünyaya bakışımız değişmedi." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, 2023'de Cumhuriyetin 100 yılı olacağını hatırlatarak, "Bu ülkenin bütün insanlarına düşen görev, 100 yıl sonra Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmak. Önümüzdeki süreç, iktidar. Niye iktidar olmak istiyoruz? Güzel Cumhuriyeti, demokrasiyle taçlandırmak için." dedi.

"Bir kuşağı yok ettiğimizin kaç kişi farkında acaba?"

Sorunları iyi saptayamayanın geleceği iyi inşa edemeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 5 temel sorunu olduğunu dile getirdi.

Beş temel sorunun birincisinin demokrasi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Düşüncesini açıkladığı diye insanlar hapse atılamaz, üniversiteden atılamaz. Yargı bağımsızlığı olmalı, medya özgürlüğü olmalı." dedi.

İkinci temel sorunun eğitim olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Bir kuşağı yok ettiğimizin kaç kişi farkında acaba? Her bakana göre eğitim politikasının değiştiğinin kaç kişi farkında acaba?" değerlendirmesinde bulundu.

Üçüncü sorunun, dış politika olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Barış üzerine inşa edilen bir dış politika, bugün bireysel kin ve öç alma noktasına dönmüş durumda. Nasıl o kişiden intikam alırım, nasıl onun sesini keserim, nasıl onu makamından indiririm diye bireysel kin ve öfkeye dönüşen bir dış politikadan söz ediyoruz. Barışı değil, savaşı önceleyen bir dış politika." dedi.

"Toplum, nasıl olur da bugün bir akıl dağılması sürecine girer?"

Dördüncü büyük sorunun toplumsal barış olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Toplumsal barışı sağlamak zorundayız. Hiç kimsenin kimliğinden ötürü, yaşam tarzından ötürü, inancından ötürü ötekileştirilmesini istemiyoruz. Ama hiç kimse kimliğini, inancını, yaşam tarzını kullanarak siyaset yapmamalı. Bunun da altını büyük bir özenle çizmeliyiz. Herkesin kimliği, inancı başımızın üzerine. Ben anne ve babamı seçme özgürlüğüne sahip değilsem, bu siyasetin konusu olamaz. İnanç, Allah ve kul arasındaki manevi ve güçlü bir bağsa, bu alana hiç kimse müdahale edemez." diye konuştu.

Beşinci büyük sorunun ekonomi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Fazla bir şey anlatmak istemiyorum ekonomiyle ilgili. Hepimiz yaşıyoruz. İki gün önce, Hatay'da Valilik binası önünde kendisini yakan vatandaşı gördük. Çaresizliğe, kendisini yakarak, soruna dikkat çekmek isteyen bir insanın yaşadığı drama insan olan hiç kimse kayıtsız kalamaz. Üzen nedir biliyor musunuz? Hala iktidar kanadından olup, bu yakma olayını ucuz siyasi manevra olarak tanımlayan insana üzülüyorum ve bir kadın bunu söyleyen. Evlat nedir, anne-baba nedir biliyor mu acaba? Evlilikteki sorumluluğu biliyor mu acaba? Nasıl oldu da vicdanlarımız bu kadar köreldi. Nasıl oldu da kendisini yakan bir insana karşı bu kadar kayıtsız kalabildik? Nasıl oluyor da insanlığımızı unuttuk? Milli Kurtuluş Savaşı'nı veren bir toplum, nasıl olur da bugün bir akıl dağılması sürecine girer?" dedi.