Faik Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"ONLARCA OCAĞA ATEŞ DÜŞTÜ"

“Üniversiteye gelen gençlerin barınma ihtiyacını karşılamayan sizsiniz. Yurt, eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır. Gençlerimiz için yeterli yurt açmayan sizsiniz. Gençlerimizin yurt ve barınma ihtiyacını taşeronlara havale eden sizsiniz. Vakıflara, cemaatlere, paralel yapılara bu işi siz ihale ettiniz. Hükümet olarak bunlara bir de maddi destek verdiniz. Bu yurtları da doğru dürüst denetlemediniz. Gençlerimizi korumasız bıraktınız. Yandaşlarınıza avroyla, dolarla milletin milyarlarını aktardınız. Milyonlarca gencimizi yurtsuz bıraktınız. Sonuç: Onlarca ocağa ateş düştü. Milletin vicdanı sızladı, sizinki sızlamadı.

"GENÇLERİMİZİ SAHİPSİZ BIRAKMAYACAĞIZ"

En son, 19 yaşında bir tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara, öğrenci evinde maruz kaldığı baskı nedeniyle yaşama ümidini yitirdi, canına kıydı. Tüm ülkemizi üzüntüye boğdu. Biz, Enes yavrumuza Allah’tan rahmet diliyoruz. Vicdanlı kalplerin acısını bir kez daha yürekten paylaşıyoruz. Bir sorunu çözmenin ön koşulu, önce sorunla yüzleşmektir. Bu ülkede öğrencilerimizin yurt ve barınma sorunu vardır. Erdoğan hükümetleri görevini savsaklamıştır, ihmal etmiştir. Görevini ihmal eden hükümet, her zaman yaptığı gibi sebebi olduğu acıların sorumluluğunu üzerinden atmakta, hatalarıyla yüzleşmemektedir. Bunun yerine sözcülerinin biri, ‘Her ölüm insanı kendi ruhuyla yüzleştirmelidir, bu büyük imtihandır, hayatını kaybedenin acısı bizi buna götürmelidir’ diyerek millete akıl vermektedir. Bir diğeri de ‘Burası yurt değil, öğrenci evi’ diyerek bahane üretmeye kalkmaktadır. Bir AK Parti milletvekili de çıkıp, ‘Sorumlu dış güçlerdedir’ diyerek en sevdikleri şeyi yapmakta, milletin aklıyla açıktan alay etmektedir. Bu zihniyet, daha birkaç ay önce, yurt ve barınma sorunlarına dikkat çekmek amacıyla eylem yapan öğrencilere terörist muamelesi yaptı. Buradan bir kez daha ilan ediyoruz. Yurt meselesini biz çözeriz. Sayın Genel Başkanımız, yurt meselesini en geç iki yıl içerisinde çözme sözünü vermiştir ama o gün gelene kadar da gençlerimizi sahipsiz bırakmayacağız.

"HER KADININ HER ÇOCUĞUN VEBALİ ERDOĞAN ŞAHSIM HÜKÜMETİNİN BOYNUNDADIR"

Bu ülkede kadın olmak da çok zor… Sosyal ve ekonomik hayatta cinsiyet uçurumu, kapanmak bir yana bu hükümet elinde daha da açılıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre Türkiye, bu alanda 156 ülke arasında 133. sırada. Yani sondan 23’üncü. Rakiplerimiz Bahreyn, Papua Yeni Gine, Bhutan gibi ülkeler. Kadınların çilesi bununla da sınırlı değil. Sadece 2021’de ülkemizde 280 kadın cinayeti yaşandı. 2008’den bu yana cinayete kurban giden kadın sayısı ise 3 bin 765. Sadece son birkaç günde ülkemizde yaşanan kadın cinayetleri ortada… Avukat Dilara Yıldız, İstanbul’da, karakoldan 10 adım ötede, onlarca kez şikâyetçi olduğu bir cani tarafından öldürüldü. Mersin’de 24 yaşındaki Raziye Oskay, yıllardır kendisini tehdit eden insan müsveddesi tarafından sokak ortasında vuruldu. Her yıl yüzlerce kadın sessiz çığlıklarla aramızdan ayrılırken bu hükümet, ülkemizi, kadına yönelik şiddeti önlemeyi taahhüdü içeren İstanbul Sözleşmesi’nden çıkardı. O gün söylediğimizi bugün tekrarlıyoruz: Bu ülkede cinayete kurban giden her kadının, şiddete tacize uğrayan her çocuğun, her gencin vebali Erdoğan şahsım hükümetinin boynundadır.

"9,1 MİLYAR LİRALIK FARK VAR"

Bir gecede tarihimizin en acımasız servet transferlerinden biri gerçekleştirildi. Millete ‘kur korumalı mevduat’ anlattılar, ‘cambaza bak’ dediler. O sırada Merkez Bankası’nın dövizlerini arka kapıdan cayır cayır sattılar. Merkez Bankası’nın net döviz pozisyonu, geçtiğimiz aralık ayında 17,7 milyar dolar gerilemiş. Merkez Bankası, geçtiğimiz aralıkta piyasadan, İhracat Reeskont Kredileri aracılığıyla 2,1 milyar dolar toplamış. Piyasaya da 10,6 milyar dolar döviz satmış. Bunun 3,3 milyar doları BOTAŞ’a, 7,3 milyar doları da açık ihalelerle piyasaya satılmış. Bu alınan ve açıkça satılan dövizleri netleştirirsek Merkez Bankası’nın geçtiğimiz aralık ayında net 8,6 milyar dolar döviz satmış olması gerekiyor ama net döviz pozisyonu, aralık ayında 8,6 milyar dolar değil 17,7 milyar dolar gerilemiş. Yani nereye gittiği belli olmayan, 9,1 milyar dolarlık bir fark var. İşte bu 9,1 milyar dolar, Merkez Bankası’nın arka kapısından, tarihimizin en acımasız servet transferini gerçekleştirmek için satılan ve nereye satıldığı da belli olmayan rezerv miktarıdır.

"BU MUDUR SİZİN YERLİLİĞİNİZ, MİLLİLİĞİNİZ"

Erdoğan şahsım hükümeti, yandaş müteahhide dolarla, avroyla verdiği garantileri, mevduat sahibine kur farkını ödeyebilmek için zenginlerin mevduatına vergi muafiyeti, kurumlara da vergi istisnası getirmek için akaryakıta, elektriğe, doğal gaza zam üstüne zam yapıyor. Vatandaşın işlerin adaletle yürütüldüğü algısı yerle bir oluyor. Yapılan hiçbir şeye güven kalmıyor. Kasa 70 sente muhtaç olunca sadece paramız pul olmuyor, milli varlıklarımız da kelepir oluyor. Üzerimizde akbabalar dolaşmaya başladı. Birleşik Arap Emirlikleri’nde kamu yatırımlarını yöneten fonun başındaki isim, ‘Türkiye Varlık Fonu ve portföyündeki şirketlerle görüşüyoruz, Türk lirasındaki düşüş fırsatlar sunuyor, bu harika bir zaman, zor durumdaki varlıklar için seçenekleri değerlendiriyoruz’ demiş. Bu sözlerin anlamı açık: ‘Türk lirasını pul ettiniz, atanızdan, dedenizden kalan mallar bizim için batan geminin malları oldu, hepsini toplamak için de bize fırsat çıktı’. Erdoğan’a ve onun ufak ortağına soruyoruz: Bu mudur sizin yerliliğiniz? Bu mudur sizin milliliğiniz? Kasa 70 sente muhtaç olunca bu milletin onuru olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını, ay yıldızlı pasaportumuzu elin oğluna dolar cinsinden tarifeye bağlayıp satmaya başladılar. ‘Getir 500 bin doları, al Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını.’

"ANLAŞILAN ERDOĞAN, İMRALI’YLA MEKTUP ARKADAŞLIĞINI HIZLANDIRACAK"

Bu hükümet artık fakir fukara milletin sırtında ağır bir yüktür. Milletimiz de durumun farkındadır. Sırtında bir yük, bir kambur haline gelen Erdoğan şahsım hükümetini üstünden silkeleyip atmak için gün saymaktadır. Öyle görünüyor ki Erdoğan da bunun farkındadır. Bunu nereden mi biliyoruz? Erdoğan’ın İmralı’ya çiçek atmasından, İmralı’dan yeni bir siyasi himmet beklemesinden... Anlaşılan Erdoğan, İmralı’yla mektup arkadaşlığını yeniden hızlandıracak. Herhalde bunun için küçük ortağın da rızası alınmıştır. Bahçeli, atmak için mitilini de hazırlamıştır. Milletimiz, bu siyasi bezirgânların notunu vermiştir. Sandığın önüne gelmesini beklemektedir. Artık yolcudur Abbas, bağlasan durmaz.”

Faik Öztrak, basın mensuplarının sorularına da yanıt verdi.

"ATANMIŞ İÇİŞLERİ BAKANI MI DEDİKODU BAKANI MI?"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun FETÖ ile telefon ile görüştüğünü iddia etmesi hakkında Faik Öztrak, “Süleyman Soylu bu ülkenin atanmış İçişleri Bakanı mı yoksa dedikodu bakanı mı? İçişleri Bakanı bilgi ve belgeye dayalı konuşur. Soylu dedikoduyu bıraksın. Yüreği yetiyorsa hain darbe girişiminden sonra kurulacağı iddia edilen Yurtta Sulh Konseyi üyelerini açıklasın. Yetmez. Fetullah Gülen ile kimlerin fotoğrafı varsa onu açıklasın. Bu ülkede terörist başlarından medet uman kim varsa Allah bin türlü belasını versin” dedi.

"KEŞKE SİZİN DOKTOR MİLLETVEKİLLERİNİZ DE KATILSAYDI"

TTB’nin TBMM’de CHP, İYİ Parti ve HDP ile birlikte basın toplantısı yapması için AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan’ın ‘İttifakın beden dili’ ifadelerini kullanmasına Faik Öztrak, “AK Parti Grup Başkanvekili’ne Allah akıl fikir versin. AK Parti, pandemide ‘Doktorların hakkı ödenmez’ diye slogan atıp durdu ama iş doktorların hakkını vermeye gelince hiçbir şey yapmadı. Ben her gün onlarca genç doktorun mektubunu alıyorum. 6 yıl boyunca okuduklarını, ay sonunu getirmeye çalıştıklarını söylüyorlar. Türkiye, zar zor yetiştirdiği doktorlarını maalesef yurt dışına kaptırıyor. Bunlara hiçbir sözü olmayan AK Parti Grup Başkanvekili, doktor milletvekillerinin mesleki dayanışma içinde yaptığı toplantıdan düşmanlık ve kutuplaşma çıkarıyor. Keşke sizin doktor milletvekilleriniz de bu toplantıya katılsaydı. Gölge etmesinler, seçim sandığını getirsinler” dedi.

"FETULLAH GÜLEN İLE FOTOĞRAF ÇEKTİRENLERİN FEZLEKESİ NE ZAMAN GELECEK"

HDP’li Semra Güzel’in dokunulmazlık dosyası hakkında Öztrak, “Defalarca anlattım; terör, terörist CHP’nin kırmızı çizgisidir. Fezleke Meclis’e geldiğinde gereğini yaparız. Şunu da sormak isteriz. Fetullah Gülen ile diz dize fotoğraf çektirenlerin fezlekeleri ne zaman gelecek” diye konuştu.

"DİNLE, İMANLA, DIŞ GÜÇLE NE İLGİSİ VAR; HÜKÜMET GÖREVİNİ YAPMAMIŞ" 

AKP Milletvekili Levent Karahocagil’in Enes Kara intiharını dış güçlere bağlaması hakkında Faik Öztrak, “Bu işin dinle, imanla, dış güçle ne ilgisi var. Hükümet görevini yapmamış. Yeterli devlet yurdu yapmamış. Özel kesime taşere ettiği yurtları, öğrenci evlerini denetlememiş. Milletin parasını vermiş oraya. Ondan sonra da her konuda olduğu gibi ‘dış güçler’ diyor. Bırakın bu işleri. İkide bir dış güçler diyorsunuz, bu kadar rahat cirit atıyorsa hükümet nerede? Sarayın kibirli adamı sarayda niçin oturuyor” dedi.

"DEREYE SU GELENE KADAR KURBAĞANIN GÖZÜ PATLAYACAK"

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin seçime tek haneli enflasyonla gidileceğini söylemesine ilişkin Öztrak, “Dereye su gelene kadar kurbağanın gözü patlayacak. Milletimiz inim inim inliyor. Nebati Bakan 2023 Haziran’ına randevu vermiş. Erdoğan da ‘Enflasyon kırılacak’ diye söz vermişti. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Enflasyonla mücadele hesap kitap işidir. Bir an evvel sandığı getirsinler” diye konuştu.

"NE YAPARLARSA YAPSINLAR MİLLET İTTİFAKI BU SEÇİMİ ALACAKTIR"

Türkiye genelinde tüm il ve ilçe seçim kurullarının yenilenmesinin bir erken seçim öngörüsü olarak yorumlandığı hakkında Öztrak, “Biz, hemen seçim istiyoruz. Biz, bu hükümetin bir gün daha fazla iş başında oturmasını milletin sırtına çok ciddi yük yüklediğini görüyoruz. Her türlü adıma hazırlıklıyız. Ne yaparlarsa yapsınlar Millet İttifakı bu seçimi alacaktır” dedi.