“Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirmeyeceğiz” diyerek gelmişlerdi. Ama ne “tüyü bitmemiş yetim hakkı” bıraktılar, ne hakkı yenmemiş tüyü biten bir yetim, ne de ipoteğe verilmemiş bir gelecek. Ana rahmine düşen bir cenini bile daha doğmadan borçlu hale getirdiler.

Öyle bir güruhtular ki güruhun küçük ya da büyük bir köşe başı tutan, adının önüne herhangi bir sıfat ya da statü kondurulan ve bir koltuğa oturtulan her elemanı ranta ulaşmak için her yolu deniyor, herkesi ve her şeyi kullanıyordu. Elbette kullanırken kullanılmak da Allah’ın takdiriydi!  Ne de olsa ranta erişmek için her yol mubahtı. Bu işin içinde kullanmak da vardı, kendini kullandırmak da…  Ve vermeden almak da Allah’a bile mahsus değildi. Onlar da Allah’a bile mahsus olmayan şeyi sıfatı, statüsü ve makamı uygun olan efendi belledikleri kullardan esirgemiyorlardı.

Büyükbaşlar, Tevfik Fikret’in deyişiyle “aksırıncaya tıksırıncaya dek” yeseler de yiyip tüketemeyecekleri kadar büyük ve çok götürürken, küçükbaşlar daha azıyla yetinip şükretmek durumundaydılar. Akmasa da damlıyordu ya… Sonunda damlaya damlaya göl olurdu nasıl olsa…

Ahh… Arada sırada da olsa yakalanmasalar daha güzel olacaktı ya… Lakin olmuyordu işte! Ya bir telefon kamerasına yakalanıyordu “gök görmedik”liğin sonu ya da bir halden anlamazın şikâyetine! Tripotsa apayrı bir hikâyeydi.

Peki; yakalanıyorlardı da ne oluyordu?

                                                                      ****

İşte bu soruyla birlikte, yukarıdaki genel açıklama ve sözleri bir yana bırakıp, özele, başlıktaki konuya dönebiliriz artık. Yani ya ‘çekmecesi büyük’ olsaydı dedirten, Milli Eğitimin ‘küçük çekmeceli’ Ayfer’ine…

                                                                      ****

Orhan Erdem ve EBS ‘Ayrıntısı’!

Milli Eğitimin ‘küçük çekmeceli” Ayfer’i, son yıllarda MEB’de yolsuzluk ya da usulsüzlük olayına adı karışanların birçoğu gibi, elbette Eğitim Bir Senli… Ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Küçükçekmece Belediye Anaokulu” adlı kurumunun müdürü… Tam adı da Ayfer Şahinalp…

Ayfer Şahinalp, EBSli olmanın yanı sıra AKP Konya Milletvekili Orhan Erdem’le oldukça yakın… Öyle yakın ve geçmiş yıllardan beri tanışıyor olmalılar ki kendi ifadesiyle, Orhan Erdem’le  “eğitim ile ilgili istişarelerde bulun”uyor. Ona “yeni dönemde uygulayacağı” “projelerden bahse”diyor ve “her zaman olduğu gibi tam desteklerini aldık…” diyor.

Hem EBS üyesi hem de AKP Milletvekili Orhan Erdem’in desteğine sahip olan Ayfer Şahinalp 2017 Eylül’ünde MEB’in Küçükçekmece Belediye Anaokulu’na müdür olarak atanıyor. Atanmasının üzerinden yaklaşık üç ay bile geçmeden de ‘küçük çekmecesi’ni hızla doldurup taşıracak ‘icraat’larına başlıyor.

‘Çekmece küçük’ olunca ve çabucak dolmaya başlayınca da bu durum birilerinin dikkatini çekiyor ve önce şikâyet konusu oluyor, sonra da inceleme soruşturma konusu… Ve Ayfer paçayı kaptırıyor! Elbette bir “Mütalaa” sözüyle nefesleninceye dek…

“Soruşturma Raporu”na Göre

Milli Eğitim Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı “İnceleme/Soruşturma Raporu”na göre, 2017/2018 Eğitim Öğretim yılı başında müdürlük koltuğuna oturtulan Ayfer Şahinalp, daha bir yılını bile doldurmadan, çiçeği burnunda bir müdürken, 2017 Aralık ayından itibaren anaokulu çocuklarının her biri için para toplamaya girişiyor, velilerden. Ama “çocuk kulübü” aidatları dışında ve “her bir ders” için “Elden”…

“Her bir ders” derken belirtelim: Küçükçekmece Belediye Anaokulu’nda, “Çocuk Kulübü Etkinlikleri kapsamında çocuklara İngilizce dil eğitimi, satranç, halk oyunları, dans ve jimnastik dersleri” veriliyor. Ve bu dersler için “Çocuk Kulübü” aidat ücreti toplanıyor. Ancak Ayfer Şahinalp bu “aidat”larla yetinmiyor. Ve “Elden” para talep ediyor ve alıyor.

Ayfer Şahinalp tarafından, 2017/2018 Eğitim Öğretim yılının Aralık ayından itibaren, ilk aylarda “elden” toplanan bu paralar “her bir ders” için “30 ila 50” lira arasındayken, sonraki aylarda, doğrudan “50” liraya dönüşüyor. 2018/2019 yılında Ekimden Mayısa kadar yine “her bir ders” için her ay “60”ar liraya çıkıyor. 2019/2020 eğitim öğretim yılında ise Ekimden Şubata kadar “70”er lira toplandığı tespit edilebiliyor.

Toplandığı tespit edilen bu paralardan 2019/2020 Eğitim Öğretim yılının ilk beş ayındaki miktarının “123,415,76 TL” olduğu belirtilirken, 2017/2018 ve 2018/2019 Eğitim Öğretim yıllarında toplandığı bilinen paranın ne kadar olduğu ise tespit edilemiyor. Peki; Ayfer Şahinalp’ın topladığı bu paralar nerede?

“Uhdesinde”…

Göreve başladığının ilk aylarından itibaren “Elden” para toplamaya başlayan Ayfer Şahinalp, topladığı bu paraları, ne “okul aile birliği banka hesabına yatır”ıyor, ne “okul aile birliği gelir gider defterine” işliyor, ne de “Türkiye’de Eğitimin Finansmanı ve Eğitim Harcamaları Bilgi Yönetim Sistemine (TEFBİS)”… Anlaşılabileceği gibi ‘küçük çekmecesi’ne atıyor.

Müfettişler de bunu tespit ediyor ve Ayfer Şahinalp’in ‘küçük çekmecesi”ne attıklarından belirleyip hesaplayabildikleri kadarını raporlarına geçiriyorlar. Ve bu paraların Ayfer Şahinalp’in “uhdesinde” olduğunu ve bu konudaki iddianın da “sübuta erdiği”ni yazıyorlar.

Elbette, müfettişler yalnızca bunu yazmakla kalmıyorlar. Ve ayan beyan, anaokulu çocuklarının bile sırtından “zimmetine”, pardon “uhdesine” para geçiren Ayfer Şahinalp için diyorlar ki 1- “Disiplin Yönünden: “aylıktan kesme” ile cezalandırılmasına; 2- “Adli Yönden: TCK’nın “Görevi Kötüye Kullanma” ara başlığı altında zikredilen 257. Maddesi kapsamına girdiğinden 4483 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince (…) Küçükçekmece Kaymakamlığına bildirilmesine; Suç duyurusu raporunun Küçükçekmece Kaymakamlığına tevdi edilmesine; 3- İdari Yönden; (…) yöneticilik görevinin üzerinden alınması ve Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme ve Görevlendirme Yönetmeliğinin 38. Maddesi gereği durumuna uygun ihtiyaç bulunan eğitim kurumlarına öğretmen olarak atanmasına”; 4- “Mali Yönden: 2019/2020 Eğitim Öğretim yılının Ekim, Kasım, Aralık, Ocak ve Şubat aylarında branş ders ücreti adı altında velilerden elden alınan ve Ayfer Şahinalp’e teslim edilen toplam 123,415,76 TL’nin faizi ile birlikte tahsil edilmesine”.

Peki; müfettişler böyle diyor da ne oluyor?

Bu sonuç raporuna ve getirilen tekliflere göre, Ayfer Şahinalp’in hem yargılanıyor, hem yöneticilik görevinin üzerinden alınmış, hem de bir okulda öğretmenlik yapıyor olması gerekiyor. Dahası hesaplanıp tespit edilemeyen kısmı hariç, “uhdesinde” olduğu “sübuta eren” paraları da ödemiş olması…

Ancak süreç hiç de böyle işlemiyor. Çünkü Ayfer Şahinalp hala müdürlüğe devam ediyor. Sakın “Nasıl olur?” demeyin! Burası Türkiye ve hele de Milli Eğitim Bakanlığı’ysa neler olur neler…

Bir “Mütalaa” Sözü Yeter

2022 Şubatı'nın ilk günlerinde yazdığı yazıyla, “Soruşturma Raporunda getirilen disiplin teklifi ve mali teklif işleme alınmış”tır ve “idari teklifin uygulanması Kaymakamlığımızca uygun görülmektedir” diyen Küçükçekmece Kaymakamı Turan Bedirhanoğlu, artık ne olduysa, neler yaşandıysa, hangi saikler devreye girdiyse, kısa bir süre sonra karar değiştiriyor.

Karar değiştirinceye dek geçen sürede birileri kendisini aradı mı? Ayfer Şahinalp dâhil birileri kendisini ziyaret etti mi? İddialar muhtelif olsa da işin bu tarafı bilinmiyor, biz de sorularla yetiniyoruz şimdilik.

Ve sonuçta Turhan Bedirhanoğlu, ilk yazıdan yaklaşık bir ay sonra “uygun” ifadesi taşıyan yeni bir yazı gönderiyor İstanbul Valiliğine… Bu geçen sürede karar değiştirmesine neden olacak neler yaşanıp yaşanmadığı, tahminden ve iddialardan öte bilinemese de, Bedirhanoğlu, “Ancak” diyor yeni yazıda, “Ayfer Şahinalp hakkındaki adli yönden getirilen teklif ile ilgili sürecin devam ettiği göz önüne alınarak, (daha önce) uygunluğu belirtilen idari teklifin adli sürecin sonrasında uygulanması Kaymakamlığımızca uygun mütalaa edilmektedir.”

Ne MEB ‘Bakan’ı Ne Levent Yazıcı

Velhasıl kısa sürede uhdesine geçirdiği paralarla ‘küçük çekmecesi’ni dolduran Ayfer Şahinalp’in müdürlüğü, Küçükçekmece Kaymakamı Turan Bedirhanoğlu’nun “uygun mütalaa”sıyla hala sürüyor.

İstanbul Valiliği ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve onun Müdürü Levent Yazıcı ise itiraz bile etmiyor ya da edemiyor bu “mütalaa”ya...

Göreve atanıp koltuğa oturtuluşunun ardından “Kirli işler yapan ve harama bulaşan haramzadelerle yollarımızı ayıracağız” dediği iddia edilen Milli Eğitimin ‘Bakan’ı Mahmut Özer ise bu olup bitenleri bilmiyor ve duymuyor galiba...? Kapsama alanı dışında ve iptal mi?

Yoksa MEB’in ‘Bakan’ı, “Kirli işler yapan ve harama bulaşanlarla yollarımızı ayrıcağız” dememişti de tam aksine “Kirli işler yapan ve harama bulaşan haramzadeler rahat olsun! Biz onlarla yeni hedeflere koşacağız” mı demişti acaba?

Soruları da yazıyı da daha fazla uzatmaya gerek yok elbette! Burası MEB’tir ve ucunda rant yoksa eğitim bile teferruattır. Yanıtlar ve sözler ise zatı şahanelerinin icazet mührünü taşımadığı sürece hükümsüzdür.

* Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”,  “Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Güncel ve Düşünsel; http://atalaygirgin.blogspot.com