Her bir meslek grubunda olduğu gibi Hemşirelik mesleği de direniyor.

Az para çok iş, çok iş az personel…

Hemşirelik mesleği kutsaldır,böyle söylenir. Kutsal melekler derler konu açılınca…

Melek tabiri ile beklentiler artar,halbuki karşınızda duygularıyla hareket eden bir insan olduğu unutulmamalıdır.

Peki bu size göre melekler ne yer,ne içer?

Hangi şartlarda yaşar?

Hangi koşullarda çalışır?

Onların da bir aileleri yok mudur?

Öncelikle mesleğini seven hiç bir meslektaşım hemşireliği bırakmıyor, çalışma şartlarının ağırlığına, mesleğimizin aşağı çekilmesine, mobbinge ve bir çok soruna boyun eğmeyerek çalışmış olduğu kurumu bırakıyor.

Adını duyurmuş çoğu hastaneler kurumsallıkları ile çizdikleri imajlarının altında çalışanlarına hak ettiği değeri vermiyor.

Hem özel hastanede hem devlet hastanesinde çalışmış bir hemşire olarak diyebilirim ki elbette devlet imkanları daha dayanılası geliyor.

Günde on iki saat çalışıyorsunuz ve bu on iki saat içindeki on beş dakikalık molanızı kaldırıyorlar…

Kapalı bir ünitede çalışıyorsanız düşünün bir de.Kapalı ünitenin kapalılığı da tartışılır…

Neden molanın kaldırıldığına dair yapılan açıklama ise daha içler acısı…

Hatta ve hatta daha acısı da bunun sadece hemşirelere uygulanması.

Hastanede terlikler giyiliyor ancak hemşirelere yasaklanıyor.

On iki saat belki daha fazla ayakkabı içinde koşturmacaya devam ediyorsunuz.

Mantıklı bir açıklaması yine yok.

Bu ve bunun gibi çoğu şeye neden diye sorarsanız da “hemşirenin sorgusuz sualsiz işini yapanını severim”diyen bir baş hemşire dikiliyor karşınıza.

Tabi kurumsallık her açıyı düşünmeyi de gerektiriyor.

Olabilecek hukuki sorunlara karşı da sizleri, baskı, stres, iş kaybetme korkusu,fazla çalışma süresi altında çalıştırarak kendilerine haklı zeminler hazırlıyorlar.

Sonra,hakkınızı aramaya başladığınızı gördüklerinde,sizi ordan oraya sürerek görünmez bir mobbing altında işi bıraktırmaya zorluyorlar.Bunu da tatlı tatlı yapıyorlar…

Bakıyorsunuz ki ne deseniz boş,sessizce ayrılmaya karar veriyorsunuz.

Bir sonraki iş başvurunuzda, bir önceki o kurumsal firmadan neden ayrıldığınızı soruyorlar…

Onlara olanı anlatıyorsunuz, onlar da kendi usulsüzlüklerini düşünüyorlar!

Aslında sizi iyi bir çalışan olduğunuz için işe almıyorlar…

Onlar iyi değil kör ve sağır çalışanlar istiyorlar.

Kıymetli bir yöneticinin söylediği gibi…

Hemşirenin sorgusuz sualsiz işini yapanını istiyorlar !

Tabi bu anlattıklarım oldukça yüzeysel. Çalışma şartlarının iyileştirilmesi, maaşların düzenlenmesi , mesleğin itibarının korunması ve bir çok sorun için Türk Hemşireler Derneği (THD), Ankara’da “İnsanca yaşamak ve yaşatmak için söz hemşirelerde” sloganıyla miting düzenledi.

Ülkenin dört bir yanından gelen hemşireler, “Hemşirelik kanunu var, hemşirelik yok” yazılı pankart ve “Hemşire yaşatır”, “Vatandaş hakkını alsın ona hemşire baksın”, “Sözümüz var ıstırabı hafifleteceğiz”, “Yoksulduk, yoksul kalmaya razıydık, aç kaldık”, “Hemşireyi hemşire yönetir, hemşire eğitir”, “Hemşirenin hakkı mahşere kalmasın”, “Önce toplum önce sağlık önce hasta”, “Öğrencinin emeği sömürülemez”, “Emek burada hakkımız nerede, emek burada maaş nerede”, “Cebe değil, sağlığa teşvik” ve “Hemşire giderse sistem çöker” …pankartlarıyla haklarını aradılar.

Bizler mesleğini seven,gecesini gündüzüne katan emekçiler olarak baskısız,eşit şartlar altında, çalışma şartlarının iyileştirilmesini, mesai saatlerinin, maaşların düzenlenmesini istiyoruz.

Hemşirelik mesleğinin şartlarının iyileştirilmesi için ayağa kalkmış her bir meslektaşımı yürekten kutluyorum.

Daha iyi şartlarda bir arada olabilmek dileğiyle.