İstanbul’da yaşamak ve çalışmak baştan başa bir hayat dersi.

Geçenlerde kalacak yer konusunda sıkıntılar yaşamıştım.

İş yerime yakın aynı zamanda ucuz bir otel aradım.

Yurtdışında kalmış olduğum güzel hostellerden bulabilirsem diye de şöyle bir baktım. Hayatımda ilk kez paylaşımlı bir otelde kalmıştım,o da Milano’da. Altı kişilik, ranzalı , tuvaleti banyosu ortak, öğrenciler ve gezginler için ideal,ucuz barınma olanaklarından biri.

Güvenilir ve oldukça temiz bir ortamdı.

Buna benzer bir hostel ararken bir otel dikkatimi çekti. Daha önceden önerisini aldığım bir oteldi ve denk gelince aramak istedim. Oldukça naif, nezaketli bir konuşmanın ardından boş bir yer olduğunu söylediler.

Sekiz yataklı ranzaların bulunduğu bir oda,ücreti de oldukça uygundu. Karşıdaki ses yardımcı olacağını da söylüyordu. Kendimi kalabalık yalnızlığımın en köşesine bıraktım,bir hostele. Adı da Puffin.Beşiktaş’ın göbeğinde,çarşıda,kahvaltıcılar sokağında.

Ordan oraya sürüklediğim valizimi alıp hostele attım kendimi. Resepsiyonda benimle aynı yaşlarda bir beyfendiye denk geldim. Sakin tavırlarıyla oldukça kibar ve güvenilir bir kişilik çiziyordu karşımda.

Sohbet ettik biraz, bana enerji sistemlerinden mezun olduğunu söyledi. Neden peki burdasın dedim,seviyorum burayı dedi.

İşimi de seviyorum…

Gerçekten sevilesi, şirin bir yerdi. Çalışması da onlar için aynı şekilde diye düşündüm.

Yerleştim odama. Kapıdan içeri girince sol üst ranza. Alt ranzaki kişi uzun süredir kalıyor, gayet efendi biridir,korkmana gerek yok burda dediler.

Tedirgin tavırlarım odadaki kişilerle ve personelle tanışınca geçti. Herkes işinde iyi olmak için emek veriyordu.

O gün de sevdiğim bir hastam ve annesi benimle görüşmek istedi. Eşyalarımı yerleştirip onlarla buluştum.

Çok özel bir buluşmaydı bu. Lösemi tedavisinde hemşirelerinden biriydim.

Aramızdaki bağı tedavi dostluğu olarak adlandırmıştık…

Görüşmeden bi süre sonra tüm gün hissettiğim vücut kırgınlığım şiddetlenmeye başladı. Hava yağışlıydı. Eklem ağrılarım başladı.

Çocukluktan beri beni yalnız bırakmayan romatizmanın ataklarından birini yaşamaya başladım. Şiddetli eklem ağrılarımla kendimi otele zor attım.

Yatağıma uzandım, tertemiz çarşaflar içinde üşüdüğümü hissettim. O sırada yanıma resepsiyondan biri geldi, sıcak bir bardak kış çayı ile.

Sonra bir tane daha…

Uyudum,ateşler içinde uyudum ama sık sık kontrol ettiler. Alnımdan ateşimi ölçtüler, pencereyi açıp odayı soğuttular…

Bir hemşire olarak hissettiğim,hastalarımın hissedeceği türdendi. Sabahına kendimi hastaneye zor attım…

Hastaneden dönüşte resepsiyonda bana sıcak bir çorba ikram ettiler. İlaçlarını sonra içersin dediler…

Aslına bakarsanız ihtiyacımız olan şey küçücük şeylerde gizli.

Hiç bir çaba vermeksizin hayatınızda bulunan ve size kendinizi değersiz hissettiren her ne varsa hepsinden kurtulun.

Sadece bir gün kaldığım bu hostelde, nerelere verdiğimiz o yüksek paraların veremeyeceği bir gün yaşadım.

Sevgili Puffin ailesine ve özellikle sevgili Tolga Kırlı’ya insanlıklarından ötürü teşekkür ederim.