Bundan bir kaç yıl önce Ankara’ya geldiğim bir gün annemle bir markete gittik. Alışveriş bitti, kasaya yöneldik. Kasadan geçerken kasiyer arkadaş bana bakıyor ve gülümsüyordu. Ben de ona gülümsedim. O da bir yandan işini yapıyor diğer yandan tekrar bana bakıp gülümsüyordu. 

Sonra bana dönüp dedi ki “beni tanımadın!”

Ben de nerden tanıyacağımı bilmeyerek yok yok tanıdım dedim. Mutlaka bir yerlerde denk gelmiş olabiliriz diye düşündüm. Belki beni tiyatrodan görmüş olabilir, bi hastamın yakını olabilir vs vs. 

Çok düşünmedim ve güler yüzüne karşılık tanıdım tabi dedim, tanıdım…

O da hayır tanımadın diyerek gülümsedi tekrar. Ben de gülümseyerek mahçup bir şekilde tanıyamadım dedim. 

Ben Ayşe, aynı hastanede yıllarca beraber çalışmıştık, ameliyathaneden hemşire Ayşe, hatırladın mı ? 

Tam hatırlayamamakla beraber yüzüne dikkatlice bakmaya başladım. Hatırladığımın aksine fazlaca kilo almıştı. Şaşkınlığımla onu üzmek istemedim ama hayretle burada ne işi var diye de düşünmekten kendimi alamadım.

Sonuç olarak mesleği “Hemşirelik”ti. 

Anlatmaya başladı. 

Az para çok iş anlayışından yorulduğunu, mobbinge uğradığını, az personel sebebiyle mesai saatleri dışında da çalıştırıldığını ve sonunda da  ayrıldığını anlattı. E tabi uzunca süre de iş bulamadım dedi. Bu süreçte de psikolojik olarak da fiziksel olarak da oldukça zor zamanlar geçirdiğinden bahsetti. 

Şu an bu markette mutluyum en azından . Az para alsam da çok iş yapmıyorum,nöbetim yok, belli saatlerde çalışıyorum, düzenli bir hayatım oldu. Böylece az yoruluyorum ve aileme vakit ayırabiliyorum dedi. 

Elbette mesleğini bırakmış olmanın verdiği bir hüzünle de bana dertlendi. 

Şimdilerde çevremde bu durum çok daha fazla. 

Öncelikle,emek verilerek sağlanan haklı kazanç gibisi yok ancak emeğinin hakkını alabilmek esas olan. 

Bir çok nitelikli sağlık çalışanı şu an ülkenin hastanelerinden çok, marketlerinde, restoranlarında,danışmanlık hizmetlerinde…

Kimileri de işsiz,evlerinde…Yine bir çoğu da bu ve bunun gibi bir çok sebepten ötürü yorulmuş, bir süre daha dayanabilecek güçte bulmuş kendini, gelecek kaygısıyla Almanca dil kursuna gidiyor… 

Tek bir meslek grubu olarak değerlendirmek de olanaksız.Tanıdığım bir çok meslek sahibi insan, mezun oldukları, yıllarca emek verip okudukları bölümlerin dışında görev yapmakta…

Çalışma şartlarının dışında, genel olarak yaşanılan ekonomik problemlerin her sektörde olumsuz yansımalarını görüyoruz. Dolayısıyla da her bir bireyin iş dışındaki yaşamının da olumsuz yönde etkilenebileceğini biliyor olmak ve bu yönde de çalışma ortamında birbirimize daha saygılı, anlayışlı olabilmek, hepimiz için oldukça önemlidir. 

Çalışanları için bu süreçleri katlanabilir hale getirmeye uğraşan yöneticileri yürekten kutluyorum. 

Hepimizin huzurlu ve doğru çalışma ortamlarına ihtiyacı var.  

Peki siz ne iş yapıyorsunuz? :)