Eğitimimizin en önemli konularından okul öncesi eğitimin tüm boyutlarını Lisans, Yüksek Lisansı okul öncesi eğitimi, Doktorası ise çocuk gelişimi ve eğitimi olan, Doçentliği Okul öncesi eğitimi alanında olan, İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitimi Bölümü öğretim üyesi Doç.Dr. Mehmet Toran ile konuştuk…

“Okul öncesi eğitim Türkiye’de en çok ihmal edilen eğitim basamaklarından biridir. Okul öncesi eğitim yıllarını kapsayan erken çocukluk dönemi oldukça kritik bir dönemdir. Okul öncesi eğitim çocuğun yaratıcığını destekler, yeteneklerini açığa çıkarır, kendisi ile barışık bir birey olmasını sağlar, sorumluluklarının farkında, içinde bulunduğu çevreye saygı duymayı destekler.”

                                                      

Hocam merhaba, otoritelerce de kabul edildiği gibi eğitimin önemli bir basamağı olarak görülen okul öncesi eğitim neden önemlidir, okul öncesi eğitim ile ilgili bu yazıyı ilk defa okuyacak okurlarımıza okul öncesi eğitimi nasıl anlatabiliriz?

Okul öncesi eğitimin önemini bireysel ve toplumsal olmak üzere iki boyutta değerlendirmek mümkündür. Her ne kadar bu her iki boyut birbirini doğrudan ve dolaylı olarak etkilese ve iç içe görünse de daha kolay anlaşılır olması için şimdilik ayrı ayrı ele almakta fayda var. Bireysel olarak okul öncesi eğitim yıllarını kapsayan erken çocukluk dönemi oldukça kritik bir dönemdir. Çünkü çocuklar bu dönemde çevreleri ile etkileşerek gerek gelişimsel (bilişsel, sosyal, dil, psikomotor, duygusal) gerekse de kültürel olarak kendi kişiliğini, kimliğini ve akademik yetkinliklerini inşa etmektedirler. Okul öncesi eğitim çocuğun yaratıcığını destekler, yeteneklerini açığa çıkarır, kendisi ile barışık bir birey olmasını sağlar, sorumluluklarının farkında, içinde bulunduğu çevreye saygı duymayı destekler. Okul öncesi eğitim çocuğu içinde yaşadığı toplumum bir parçası olmasını kolaylaştırır ve toplumda yeterliliği doğrultusunda görevler üstlenmesini olanak sağlar. Bununla birlikte çocuğun akranları ile uzlaşmasını, akran ilişkilerini düzenlemesini, duygularını ifade etmesini destekler. Ayrıca yetişkinlik dönemindeki iyi oluşun, akademik başarının önemli bir bölümünün çocukluk yıllarındaki deneyimler (çocuğa sunulan eğitim, ortam, çevre vb) ilişkili olduğu yapılan araştırmalarla da ortaya konmuştur.

Okul öncesi eğitimin öneminin toplumsal boyutta bir değerlendirmesini yaptığımızda ilk karşımıza çıkan okul öncesi eğitimin yarattığı faydadır. Bu bağlamda bir değerlendirme yapıldığında okul öncesi eğitime yapılan bir birimlik yatırımın toplumsal katkı ve artı değer olarak 7 ile 10 birim arasında bir getirisinin olduğu belirtilmiştir. Bu sebeple gelişmişlik indeksi yüksek ülkelere bakıldığında okul öncesi eğitime özel bir önem verildiği ve tüm çocukların okul öncesi eğitimden yararlanması için politikalar geliştirdikleri görülmektedir. Bununla birlikte çocukların okul öncesi eğitimden yararlanması yoksulluğun azaltılmasında en önemli önleyici politikalardan biri olmakla birlikte eğitimin sonraki basamaklarında da fırsat eşitsizliğini azaltmaktadır.

Ayrıca okul öncesi eğitim toplumsal barışın sağlanmasında önemli bir eğitim basamağı olarak değerlendirilmektedir. Toparlarsak okul öncesi eğitim hem bireysel hem de toplumsal olarak kritik bir öneme sahiptir, bu sebeple eğitim ile ilgili politikalar geliştirilirken önceliğin okul öncesi eğitime verilmesi büyük bir önem taşımaktadır.

Peki hocam, nitelikli bir okul öncesi eğitim sizce nasıl olmalıdır? Ya da soruyu şöyle sorayım, okul öncesi eğitimde niteliği yakalamak için neler yapılmalıdır?

Okul öncesi eğitimde niteliği belirlemenin birçok göstergesi vardır ama bana göre bu göstergeler öğretmen, program ve eğitim ortamı olmak üzere üç başlıkta değerlendirilmelidir. Nitelikli bir okul öncesi eğitimin olmazsa olmazı uygulamayı doğrudan gerçekleştiren okul öncesi öğretmenidir. Okul öncesi öğretmeni çocuğun gelişimini bilen, çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarına uygun uygulamalar yapabilen eğitim fakültesinin okul öncesi öğretmenliği programı mezunu olması gerekir.  Nitelikli okul öncesi eğitimin bir diğer boyutu ise programdır.

Program kazanım ve göstergeleri ile çocuğun gelişimsel ve pedagojik ihtiyaçlarını karşılayan öğretmenin en önemli kılavuzudur. Programın felsefesi gereği çocuğun yüksek yararını önceleyen ve çocuğu merkeze alan bir bakış açısına sahip olması gerekir. Okul öncesi öğretmeni ve programı ile birlikte okul öncesi eğitim ortamı da okul öncesi eğitimde oldukça önemlidir. Okul öncesi eğitim ortamları çocuklara yönelik eğitimin yapılmasına olanak sağlayan çocuk dostu bir yapıya sahip olması gerekir. Bununla birlikte eğitim-öğretim materyallerinin çocukların gelişimsel ve akademik ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte olması ve eğitim ortamının bu materyallerle donatılması okul öncesi eğitimde niteliği arttıracaktır. Dolayısıyla nitelikli bir okul öncesi eğitimin öğretmen, program ve eğitim ortamı bağlamında değerlendirilmesi, bu boyutlarda olası eksikliklerin tespit edilip giderilmesi, sürekli gelişim modeli ile bu boyutlarda izleme, geliştirme ve değerlendirmelerin yapılması niteliği arttıracaktır.

Hocam Türkiye’de okul öncesi eğitimin niteliğini değerlendirdiğinizde neler söyleyebilirsiniz?

Maalesef nitelik noktasında ciddi sorunlarımız var. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önceliği niceliğe verdiği için nitelik göz ardı edilmiş durumdadır. MEB bir an önce okul öncesi eğitimde okullaşma oranını arttırma derdinde ancak bunu tamamen günübirlik politikalarla, çocuk sayısına indirgeyerek yapmaktadır. Bundan bir an önce vazgeçilmeli, niteliği önceleyen kısa ve uzun vadeli politikalar geliştirmelidir. Ücretli öğretmen politikası eğitim fakültesi mezunu okul öncesi öğretmeni yerine ön lisans, lise ya da tamamen alan dışı kişilerin ucuz işgücü olarak okul öncesi öğretmeni olarak görevlendirilmesi okul öncesi eğitimde niteliği ciddi bir şekilde düşürmektedir. Bununla birlikte sayısal başarı uğruna fiziki koşulları uygun olmayan yerlerde anasınıflarının açılması, yeteri eğitim materyalinin bulunmaması niteliğe gölge düşüren bir başka faktördür.

Neredeyse tamamen kapalı alanlardan oluşan bu fiziki mekanlar çocukların hareket ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olmakla birlikte aynı zamanda oldukça sağlıksız bir ortama da dönüşmektedir. Takdir edersiniz ki alan mezunu olmayan bir öğretmenin okul öncesi eğitimi uygulamaya uygun olmayan eğitim ortamında nitelikli bir program uygulamasını bekleyemeyiz. Dolayısıyla okul öncesi eğitimde niteliği önceleyeceksek bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesinde ısrarcı olmamız gerekir.

Peki hocam Türkiye’de okul öncesi eğitimin durumu ne? Bugün okul öncesi eğitim ile ilgili bir değerlendirme yapmak isterseniz neler söyleyebilirsiniz?

Okul öncesi eğitim Türkiye’de en çok ihmal edilen eğitim basamaklarından biri olduğunu söyleyebilirim. Bu ihmal yeni değil aslında Cumhuriyet’in kuruluşundan beri devam eden bir ihmaldir. Her ne kadar Cumhuriyet’in ilk yıllarında eğitimde yapılan çalışmaların büyük çoğunluğu okuma-yazma seferberliğine ayrılmış olsa da okul öncesi eğitimin sorumluluğu yapısal düzenlemelerle yerel yönetimlere, kurumlara devredilmiştir.

Milli Eğitim Bakanlığı 222 sayılı ilköğretim ve eğitim kanunu ile okul öncesi eğitimin sorumluluğunu üstlenmekle birlikte yapısal olarak okul öncesi eğitimi yeniden düzenlenmiş ancak buna rağmen bu eğitim basamağında kayda değer çalışma yapılmamıştır. Bugün toplumun okul öncesi eğitime yönelik farkındalığının düşük olmasının sebebi geçmişten beri hep ertelenmiş bir eğitim kademesi olmasıdır.  Bununla birlikte nitelikli bir okul öncesi eğitimin sunulamamasının en önemli iki nedeninden biri okul öncesi eğitim politikasının bir türlü geliştirilmemiş olması ve MEB içerisinde okul öncesi örgüt yapısının bir türlü inşa edilmemiş olmasıdır. Oysa yaklaşık olarak 8 milyon çocuğun olduğu bu yaş grubu için okul öncesi eğitimde kurumsallaşmanın henüz tamamlanmamış olması ve bu eğitim kademesinin zorunlu olması hedeflense de henüz zorunlu olmaması çocukların okul öncesi eğitime erişimini ayrıca güçleştirmektedir.

Sayın hocam Türkiye’de okul öncesi eğitime erişim sorunu mu var, çocukların okul öncesi eğitime erişim oranı nedir?

Türkiye’de bugün okul öncesi eğitimde erişim ciddi bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Özellikle yaklaşık 8 milyon nüfusun yer aldığı bu yaş grubunun okul öncesi eğitime erişimi 3 yaş için %5; 4 yaş için %16 ve 5 yaş için %58 civarında iken 3 yaş altı çocuklar hakkında ise herhangi bir istatistik bulunmamaktadır. Dolayısıyla 3-5 yaş arasındaki çocukların okul öncesi eğitime erişim oranı yaklaşık olarak %30 civarındadır. Bu da 3-5 yaş arası her 100 çocuktan sadece 30 çocuğun okul öncesi eğitime eriştiğini 70 çocuğun ise okul öncesi eğitime erişemediğini ifade etmektedir.

Bu oran OECD ülkeleri arasında en düşük oranlardan biridir. Okul öncesi eğitimde okullaşmanın bu kadar düşük olmasının en önemli nedenlerine baktığımızda okul öncesi eğitime yönelik uzun vadeli politikaların geliştirilmemiş olması, okul öncesi eğitim kademesine yeterli bütçenin ayrılmamış olması, bağımsız bir birim olarak yapılandırılmamış olması, okul öncesi eğitimin zorunlu olmaması ve ayrıca ücretli olmasıdır. Tüm bunlar devletin çocuklara erişimini güçleştirmekle birlikte çocukların okul öncesi eğitime erişimini güçleştirmektedir.

Okul öncesi eğitime erişim sorunlarını aşmak ne gibi çalışmalar yapılabilir?

Öncelikle günü birlik politikalardan vazgeçilerek kısa ve uzun vadeli politikalar geliştirilmelidir. Bu politikalardaki temel yaklaşımın çocuğun yüksek yararının gözetilmesi ve iyi oluşunun desteklenmesi üzerine inşa edilmesi gerekir. Politikalar belirlenirken bilimsel yöntem ve yaklaşımların benimsenmesi hem niteliğe hem de uzun vadeli toplumsal katkıya değer katacaktır. Bununla birlikte okul öncesi eğitimde tam zamanlı olacak şekilde (tüm gün) zorunlu eğitime geçilmelidir.

Okul öncesi eğitimde zorunlu eğitime geçilmesi eşitsizlikleri gidermekle birlikte çocukların eğitimden maksimum düzeyde faydalanmasına da olanak sağlayacaktır. Okul öncesi eğitimde zorunlu eğitime geçilirken birden fazla modelden yararlanılmalı ve çocuklara en kısa sürede erişim politikaları geliştirilmelidir. Sonuç olarak bir eğitim bilimci olarak şunu söyleyebilirim ki, bilimsel, ücretsiz, kamusal tam zamanlı okul öncesi eğitim her yurttaşın en doğal hakkıdır, en az bir yıl bu eğitimi devlet sunabilmeli ve yurttaş olarak bizler de bunu savunabilmeliyiz.

Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum.

 Türkiye hepimizin, eğitim hepimizin...