Eğitimci Mustafa Özdemir ile Eğitim Üretim Öğretmen Üniversitesi olarak adlandırdıkları NİTELİKLİ ÜRETKEN ÖĞRETMEN YETİŞTİRME PROJESİNİ konuştuk.

“Günümüz çocuklarını ve insanlarını, özellikle de gençleri, geçmişin yöntemleri ile eğitemeyeceğimiz açıktır. Günümüz eğitim sisteminde ilk ele alınması gereken proje, teknolojiyi çok iyi kullanan ve kullandırma becerisini de kazanmış, üretime, ülke kalkınmasına katkıda bulunacak öğretmeni yetiştirecek bir projedir.”

Sizin başlangıçta Eğitim Üretim Öğretmen Üniversitesi olarak adlandırdığınız NİTELİKLİ ÜRETKEN ÖĞRETMEN YETİŞTİRME PROJESİ hangi ihtiyaçtan ve nasıl ortaya çıktı?

Görüşmenin başında vurgulamak isterim ki bu proje mevcut öğretmen yetiştirme düzeninin eleştirisiyle doğrudan ilgilenmemektedir.   Eğitim sisteminin bulunduğu nokta itibariyle sorun olanca ağırlığı ve dayanılmazlığı ile ortadadır ve insanımız bu katı gerçeğin farkındadır.

Genel durumdan örneklerle, bir durum tespiti yapmak, bir başlangıç noktası almak gerekirse özetle şunları söyleyebiliriz.  Hepimiz görüyor ve kabul ediyoruz ki mevcut sistem adaleti sağlayamamış, yoksulluğu önleyememiştir.

Geçmişten bugüne insanlık her konuda bilgiye ihtiyaç duydu. Bilgi, gelişim ve ilerlemenin motoru oldu. Dolayısıyla bilgiye sahip olmak önemli bir avantajdı. Günümüzde ise insanlık bilgi çağında yaşıyor. Arama motorları, basılı ve dijital kütüphaneler, çevrimiçi eğitim gibi teknik olanaklar sayesinde bilgiye ulaşmak daha kolay hale geldi. Bunda en önemli faktör bilginin güç olması kadar teknolojinin ve internet altyapısının gelişmesi oldu.

Bu gün Hayatımızın neredeyse her alanına girmiş olan yapay zekâ konusunda UNESCO’ya üye ülkelerden 193’ü Yapay Zekâ Etiği Anlaşması’nı Aralık 2021’de imzaladı. Yine 2021 yılı içinde dünyada “En çok patent alan” 25 şirketten 15’inin teknoloji şirketleri olduğu açıklandı. TÜİK verilerine göre;1980 Yılında nüfusumuzun %56 sı köylerde yaşarken, bu gün bu oran %16 dır. Bir başka bilgiye göre 2025yılında insanların yaptığı işlerin %52 sini “metal yakalılar(Robotlar)ın yapacağı öngörülmektedir.

Tüm bu bilgileri ve verileri eğitim açısından ele aldığımızda günümüz çocuklarını ve insanlarını, özellikle de gençleri, geçmişin yöntemleri ile eğitemeyeceğimiz açıktır. Bunda direnmekse gençlerimizin, ülkemizin geleceğinden çalmaktır.

Ayrıca, Dijital çağda, ”Web 3.0”,Endüstri 4.0,metavese’ün tartışıldığı ,”verinin” yeni çağın enerji kaynağı olduğu günümüzde; Türkiye’de bir an önce kapsamlı, bilimsel, Türkiye şartlarına uygun, uygulanabilir, bir Eğitim Reformu yapılması zorunludur.  Acildir. Böyle bir reformun geciktirilmesi Türkiye için büyük kayıplara yol açacaktır.

Böyle bir projede (ki buna bir projeden çok öte bir ”sistem önerisi” demek daha uygun görünüyor) önceliği neden öğretmen alıyor ?

PISA testlerini organize eden OECD Eğitim Ve Beceriler Direktörü Andreas SCHLEICHER’in bir sözü var : “Dünyanın hiçbir yerinde okul sisteminin niteliği öğretmen niteliğinin önüne geçemez. İçinde iyi yetişmiş üretken öğretmen yoksa okul binaları ne kadar görkemli olursa olsun, hatta doğanın içinde olsun, bunlar eğitim niteliğinde artış sağlayamaz.”

Yüzde yüz katıldığımız bu tespitten yola çıkarsak, günümüz eğitim sisteminde ilk ele alınması gereken proje, teknolojiyi çok iyi kullanan ve kullandırma becerisini de kazanmış, üretime, ülke kalkınmasına katkıda bulunacak öğretmeni yetiştirecek bir projedir.

EÜÖ Üniversitesi Projesi, Türkiye için zorunlu ve gerekli hale gelmiş, kapsamlı, bilimsel genel eğitim reformu içinde, nitelikli üretken 21.yüzyılın / dijital çağın öğretmenini yetiştirme projesidir. Bu proje, Türkiye ve Dünya eğitim tarihinin olumlu uygulamalarına,  yeni ve bilimsel kuramlara, modern eğitim görüşlerine dayanılarak hazırlanmıştır.  Proje her zaman katkılarla geliştirilecektir.

                          Proje hakkında biraz ayrıntı rica edebilir miyiz ?

Önerilen projede, kurulacak Eğitim Üretim Öğretmen Üniversitesi bir kampüs düzeni içinde, öncelikle liseye dayalı bir üniversiteden oluşacaktır. Hazırlık eğitimi de verilecek lisede ve devamındaki üniversitede bilgiyi edinmek kadar o bilgiden çıkarımlar yapabilmek esas olacaktır. Aynı zamanda bu lisede ve Üniversitede bilgiyi kullanma becerisi kazanmış, kendi hayatında da değişmiş gelişmiş, özgür fikirli, vicdanı bağımsız öğrenciler ve öğretmenler yetiştirilecektir. Üretim yapılan her alanda yapay zekâ ve dijital teknolojilerden (endüstri 4.0 vb.) yararlanarak, içinde bulunduğu toplumun eğitim ve beceri seviyesini yükseltecek, üretimi arttıracak çalışmalar içinde bulunacaktır. Toplumun pozitif yönde değişip gelişmesine katkıda bulunacak bir üretken öğretmen olması öngörülmektedir.

Bu sistem içerisinde eğitilip atanan öğretmen iletişimi güçlü kişiler olacaktır. Türkiye’nin her yerinde, bölgesinde daha etkili halkla iletişim, çocukla iletişim, ebeveynle iletişimde başarılı; öğrenci ile beraber öğrenme, öğrenmeyi ihtiyaç olarak gören özgür bireyler yetiştirme, öğretmenin en iyi bildiği ve iletişim kazası yaşamadan gerçekleştirdiği eylemler olacaktır. EÜÖ Üniversitesinden mezun olan öğretmenlerin özgür beyinli öğretmenler olması hedeflenmektedir.

Bu üniversitede kişinin eğitim hakkı ile devletin eğitim ödevinin etkili ve dengeli olacak, umulur ve istenir ki Türkiye’nin tüm eğitim kurumlarıyla birlikte önce kendisiyle sonra dünya insanları ile barışık, çevreci bireyler yetişecektir.   Bu üniversite Türkiye’nin toplumsal yapısını güçlendirici bir barış kültürünün geliştirilmesi ve kalıcı hale getirilmesi için önemli katkılar sunacaktır.

Öğretmen adaylarının seçimi nasıl olacak ?

EÜÖ Üniversitesinden önceki eğitim kurumu Öğretmen Liseleri ya da Öğretmen okulları olacaktır. Bu okullara Öğretmen adayları, büyük şehirlerin dış çeperlerinden, kasaba köylerden belli bir gelir düzeyinin altındaki ailelerin çocukları alınacaktır. Bu liseler, Öğretmen Üniversiteleri ile aynı yerleşke içinde kurulacaktır. Ortaokuldan sonra öğrencilerin yalnızca ön akademik başarılarına değil, ilgi, beceri ve yeteneklerini de uygun değerlendirme modelleri ile ölçen (yazılı, sözlü, yetenek ölçen) sınavlarla kız ve erkek öğrenciler alınacak; olabildiğince eşit sayıda olmasına özen gösterilecektir. Alınan bu öğrenciler, erken dönemde öğretmenlik mesleğine hazırlanacaktır. Öğrencilerin eğitimden eşit yararlanabilmeleri için parasız yatılı sistemi uygulanacaktır. Bu lise ve üniversitede sanat derslerinin yanı sıra, üretim içeren bütün dersler uygulamalı olarak verilecektir. Bu alanlarda yaptıkları masraflar karşılığı 1/3 asgari ücret kadar karşılıksız burs verilecektir.

Eğitim Üretim Öğretmen Üniversitesi’ne ise sadece öğretmen liselerinden mezun olanlar girebilecek, bitirince parasız yatılı eğitim gördüğü yılın bir buçuk katı zorunlu hizmet yapacaktır.

Üniversitelerin müfredat programları, üretim için eğitim anlayışına uygun olarak akademik kurullar tarafından oluşturulacak; yurttaş olma, demokrasi, idari sistemler, devletin ve vatandaşın görevleri, çocuk ve yetişkin psikolojisi, rehberlik, koçluk dersleri ana dersler arasında yer alacaktır.

 Lisans (düzeyinde) eğitimine başlanılan ilk yıl dersler ağırlıkla zorunlu mesleki dersler olacak, ikinci yıldan itibaren öğrenciler değerleri ve güçlü yönleriyle uyumlu (okul öncesi, ilkokul, ortaöğretim, meslek liseleri, tarım lisesi, su ürünleri lisesi, aile, ev ekonomisi, yetişkin eğitimi öğretmenliği, ticaret lisesi, teknik lise dâhil, akademik lise, teknoloji ve yapay zekâ kodlama teknik lisesi öğretmenliği gibi) branşlara ayrılacaktır.

Projede teknoloji üreten ve bunu üretimde kullanmayı beceri haline getiren öğretmenler yetiştirilmesi temel hedeftir.

Güçlü, yaratıcı ve üretken öğretmenler, bunu görev yaptığı okullarında, halkla eğitimde uygulayacak durum ve donanıma sahip olacak şekilde yetiştirilecektir.

Bu öğretmenleri yetiştirecek akademisyenlerin, bu eğitim felsefesini benimsemiş, ideal sahibi kişiler arasından seçilmeleri önemlidir.

Öğretim üyelerinin hem alanında araştırma yapmış, hem de öğretmenlik deneyimine sahip olmalarına özen gösterilecektir.

Yine bu üniversiteler, mezunları ile bağını koparmayacak, mezunlar 2 yılda bir üniversitesinde kendisini takip eden Akademik Danışmanı (üniversite hocası) ile tecrübelerini mümkünse yüz yüze paylaşacaktır.

Bölgesel nitelikler de gözetilecek mi? Tabii bir de fiziki altyapı durumu var…

Projenin önemli özelliklerinden biride, Bölgesel olması, bölge halkının ekonomik ,kültürel ,sosyal sevilerinin yükseltilmesine katkıda bulunmak. Bölge halkımızın dolasıyla Ülkemizin insanının “iyi yaşama” özlemini gerçekleştirmek. Fakültelerin eğitim öğretim programları bölgenin gerçek ihtiyacına göre öğretmen yetiştiren içerikler ile donatılacaktır. Bunun için öncelikle sayıları az da olsa ayakta kalan Köy Enstitüsü, İlk öğretmen Okulu binaları, derslikler, fırın, iş, tarım, müzik atölyeleri vb. yerleri günün özelliklerine göre restore, revize edilecek, ihtiyaca göre yeni atölyeler eklenerek yeniden kullanılır  hale getirilecek, çoğunlukla bütüncül bir anlayışla özel yerleşkeler oluşturulacaktır. Kurulacak üniversitelerin isimlerinin başına kurulduğu bölgedeki şehrin, semtin adı getirilecektir.  Örneğin GÖNEN ÖĞRETMEN ÜNİVERSİTESİ.

Finansman tabii ki işin en önemli boyutlarından biri. Bu üniversite; üreten ve kendini finanse etmeyi amaçlayan bütüncül bir proje olmasına karşın, devletin de bütün kurumlarıyla desteklediği, bütçesine mutlaka katkıda bulunduğu, ülke çapında tanıtımını ve desteklenmesini sağladığı” üretirken eğiten, eğitirken üreten bir sistemin kurumu olacaktır. Bütün bunlar çağın gereklerine uygun laboratuvarlar ve uygulama alanları gerektireceği için çok önemli…

Projeye son şekli verildiğinde, önerilen üretim için eğitim sisteminin en kısa zamanda, 10-20-30 yıllık; strateji, politika ve programının hazırlanması devletin öncelikli görevleri arasına girecektir. Her gelen iktidarın değiştirememesi için Devletin bu programı Anayasal güvence altına alınacaktır. Öğretmen ve Halk İşgörenliği Meslek Yasası, eğitimin tüm taraflarının görüşleri alınarak çıkarılacaktır.

 Bu hazırlığın uzun zaman ve geniş katılımlı işbirliği sonucunda ortaya çıktığını biliyoruz. Yeni katkılara da açık diyorsunuz. Uygulanma şansı ve sürdürülebilirliği konusunda neler diyeceksiniz?

Evet, Eğitim tarihçisi, bilim tarihi uzmanı, felsefeci, yazar,  eğitim uzmanları, Profesörler, genç akademisyenler, çalışan ve emekli öğretmenler, geçmişte Yöneticilik yapmış eğitimcilerden oluşan kalabalık  bir   gönüllü çalışma grubumuz(paydaşlarımız) var .

 Projemiz ülkemiz genelinde somut önerilerle bir” İKLİM” oluşturularak, halkın talep eder duruma gelmesi ve bu iklimin içinden çıkacak, uygulama sözü verip sorumluluğunu da taşıyan bir İKTİDARLA gerçekleşebilir. Velilerin, öğretmenlerin, politikacıların, karar alıcıların ve eğitim süreci ile ilgili tüm insanların, ilgileri, inançları, motivasyonları ile oluşacak iklim bu projenin uygulanmasını sağlayacaktır.  Çözülmek istenen sorun ne tek başına bir eğitim ne de tek başına bir kalkınma-üretimdir. Projenin son şekli verildikten sonra her bir cümlesi eğitimciler, veliler, demokratik kitle örgütleri, partilerle tartışılacak… Bu proje halkın önerisi (talebi) ve umudu haline gelecektir… Bu projenin öncelikli uygulayıcıları 20-40 yaş arası, genç vatandaşlarımız olacaktır.

 Ülkemizin her tarafındaki, eğitim ve ekonomik eşitsizlikler bir arada düşünülecektir. Zira işsizliğin yok edilmesi, tarımda ve sanayide üretimin artması, ithalatın azalıp ihracatın çoğalması, turizmin gelişmesi, üniversiteli işsizlerin bir an önce iş bulması, yurdumuzda ve dünyada barış içinde yaşamak, uzun vadeli plan ve program yapılması, halkın talebi ve sorumlu iktidarın ciddi çalışması ile gerçekleşecektir.   Halkımızın yaşamına dogmaların değil akıl ve bilimin hâkim olması hiç kuşkusuz köklü bir değişime ve eğitim sisteminin yeniden düzenlenmesine bağlı olacaktır.

Şöyle bir toparlayıp özetlersek neler söylemek ve eklemek istersiniz ?

Yaklaşık kırk yıldır tüketimde yarışıyoruz, Bu proje uygulandığında üretimde yarışacağız. EÜÖ üniversitesi mezunu öğretmenlerin, kültür ve sanat yönünden donanımlı, bilgiyi kullanmada becerikli, soran-sorgulayan, eleştirel düşünme ve tartışma becerisi kazanmış olmaları esastır. Bu becerilerini okulda ve halk içinde uygulayarak hayata geçirmeyi iletişim biçimi haline getirecektir. Dijital yönden dünyanın ileri ülkelerindeki meslektaşları seviyesinde, öz yeterliliğe dayalı özgüveni yüksek “bilim yurtseveri” olarak mezun olacaklardır.  Bu yetkinliklerini hizmet içinde geliştirerek sürdürmeleri; bunu yaparken öz denetim ve öz yönetimi tüm eğitimin önemli bir öğesi haline getirmeleri sağlanacaktır. Öğretmenler, birer “bilim yurtseveri” olarak ülkeye dağılacaktır.

Mezun olur olmaz atanacaklar.  Maaşları parlamenter maaşının %95 kadar olacaktır. Öğretmenin bir sendikaya ve yerel derneğe üyeliği bulunacak. Ataması yapıldığı okulun bulunduğu yerde oturacak Kirasının yarısını devlet karşılayacak. Yerel Yönetimlerle işbirliği içinde olacak. Belediye Meclisinde

Nüfusa oranla belirlenecek sayıda “eğitim ve kültür” temsilcisi olacak. Öğretmenler kendi aralarından seçecektir. 21.YY öğretmeni olarak, üretecek, yokluktan yaratacak ürettirecek, düşündürecek, eğitimin bitmeyen bir yolculuk olduğu anlayışı ile insan sanatkârı misyonunu her zaman üzerinde taşıyacak Bölge halkı ile iç içe yaşayacak.

 Şairin dediği gibi; “Yalnızca büyük fırtınalarda kımıldayan sessiz ve büyük okyanus yani halkımız;”  bu projeye sahip çıkacak ve istediğimiz o talep ve sosyolojik iklimi tez oluşturacaktır. İnancımız odur…

Bizi okuyan, dinleyen, seyreden herkesi projemizin paydaşı olmaya ve sosyolojik iklim yaratmaya davet ediyoruz…

Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. 

Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...