Bugün köşemi Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Ç. Güneysu’nun dokunmaya kıyamadığım bir yazısına bırakıyorum.

Evde tatlı bir heyecan var “ Bebek geliyor”, çekirdek ve geniş aile sevinç içinde ,telaş yok. Gebe anne kontroller için nereye gideceğini, doktorunun kim olacağını, minik dünyaya geldikten sonra onu evde takip edecek olan hemşiresinin, çocuk gelişimcisinin kimler olduğunu biliyor. Çalışıyorsa eğer; bebeğin sağlıklı bağ kuracağı, güvenli bağlanma oluşuncaya kadar kullanacağı izinleri, babanın onu destekleyeceğini, onunla dönüşümlü izin kullanabileceğini biliyor.

Anne ve babanın tek kaygıları bebeğe sağlıklı gelişebilmesi için kendi verecekleri destekler. Onun dışında ekonomik şartlar ve güvenlik ortamı zaten sağlanmış. İşimi kaybedersem çocuğuma ne olur, evi nasıl geçindiririm kaygısı yok, bütün haklarını biliyor. Bebeğin hakları sağlam zaten, tut ki böyle bir aileye doğmamış, anne ve babası ile büyüyemeyecek. Nasıl sağlıklı gelişecek, potansiyelinin en üstüne çıkabilecek, her şey önceden planlanmış, haklar, hukuklar belli.

 Hangi okula gideceği bile belli, eve en yakın okul tabi ki.  Bütün mahallelerde okullar aynı kalitede hizmet veriyor zaten telaşa gerek yok.

Öğretmenler son derece donanımlı. Yalnızca akademik başarının değil, çocuğun koşup oynarken öğrendiğinin, akran öğrenmesinin çok önemli olduğunun farkındalar artık. Öğrenmenin yalnızca okul sınırları içinde olmadığının, günlük yaşamla bağdaştırıldığında daha etkili olduğunun bilincindeler, okulun dışında da birçok etkinlik ve geziler planlıyorlar, projeler yapıyorlar, çocuklarla birlikte öğreniyorlar. Her kademedeki çocuklar bunlar. Yaşamın içinde öğreniyorlar, gelişiyorlar sağlıkla. Her şey onların en yüksek yararı için düzenlenmiş zaten. Öğretmenler, anne babalar bu sürecin gelişim için çok önemli olduğunu özümsemişler. Herkes birbirine güveniyor, huzur içindeler, gelecek için kaygıları yok.

 Bu süreç ileriye ışık tutacak. Çocuğun merakı, ilgileri, becerileri, hevesi onu bir birey olmaya yönlendirirken, hangi alanda var olacağı, yaşamında nasıl ilerleyeceği de aşağı yukarı şekillenmeye başlamış olacak.

Her şeyin düşünülerek organize edildiği bu sistemde hangi sınava nasıl gireceğinin telaşı yerine, arkadaşlarla yapılan takım çalışmalarının, yapılan sanat ve spor etkinliklerinin tadını çıkarmak var. Bütün bu planlamanın altında bilimsel gerçekler, özenle düşünülmüş stratejiler, onlara uygun yöntem ve teknikler var tabi ki.

 Yetkililer ekolojik sistemler kuramının, yapılandırmacı kuramın, beyin temelli öğrenme kuramının, çoklu zekaların, öğrenme biçimleri kuramlarının ve daha nicelerinin farkındalar. Beyin gelişiminde duyguların ne kadar önemli olduğunu, bunun da öğrenmeyi nasıl etkilediğini dolayısıyla erken yıllara yapılacak yatırımın geleceği nasıl aydınlatacağını kavramışlar kendilerini bu göreve adamışlar.

Kendini tanıyan, birbirini anlayan, yaptığı her şeyin herkes için adil olması gerektiğinin bilincinde olan, çevresi ile ve bütün canlılarla barışık insanların olduğu huzurlu bir topluma doğmuş bebek.