Elon Musk’ın Twitter’ı alması beklendiği gibi epey patırtı çıkardı. ABD’li liberallerin siteyi bir bir terk ettiği, muhafazakarların ise yeni kaydoldukları konuşuluyor. Yani ABD’de Elon Musk’ın muhafazakarları memnun edeceği yönünde bir beklenti var.

Musk bu siteyi neden aldı, şimdi ne için kullanacak gibi önemli sorular var. Ancak ona gelmeden önce bu verilen tepkileri bir konuşmak gerekir. ABD’li liberallere göre Musk’ın yönetimi altında Twitter nefret dilinin normalleştiği, ayrımcılığın rahatça saçılabildiği bir ortama dönüşecek. Onlara bunu düşündüren ne tam anlamış değilim. İddiaları o ki Elon Musk’ın “düşünce özgürlüğünü geri getireceğim” hedefi aslında ırkçılığı serbest bırakmak anlamına geliyor.

Tabii “düşünce özgürlüğü” gibi batı medeniyetinin yapı taşı bir konsepti ABD’li liberallerin birkaç sene önce kurban etmiş olması bunun baş sebebi olabilir. Sadece kısa zamanda ideolojik olarak sağ veya sol ayırt etmeksizin genel teamülün dışında kalan kişiler kolayca engellenebilir hale geldi. Sendikalaşan işçilerden bahseden ünlüler resmi hesap özelliklerini kaybedebiliyor, ABD çıkarlarına aykırı paylaşımları yapanlar sessizleştirilebiliyor, ABD başkanını ilgilendiren skandalları paylaşan gazeteler “dezenformasyon” bahanesiyle susturulabiliyordu.

Musk’ın vaatleri tıkır tıkır işleyen sansür mekanizmasına bir çomak sokma potansiyeli taşıyor. Bu yüzden dünyanın en zengini olma konusunda yarıştığı Jeff Bezos’un bugünlerin binde biri gürültü çıkarmadan satın aldığı Washington Post’ta Twitter nasıl Çin ve Rusya’nın manipülasyon alanına dönüşecek onları okuyoruz. Hatta Bezos kendini tutamadı resmi hesabından da Musk’a benzer bir itham da bulundu.

Peki iyi güzel de Musk bu satın alımı yufka yüreğinden ve düşünce özgürlüğü gibi değerlerin yılmaz savunucusu olduğundan mı yaptı? Pek sayılmaz. Elon Musk’ın 44 milyar dolarlık bu harcamasının sebebini biraz da sitenin kurucusu Jack Dorsey’den öğrendik. Dorsey başından itibaren bu satın alımı desteklediğini ima etmişti. Daha yakın zamanda yönetimden ayrıldı. Şu anki yönetim kuruluna karşı kinayeli paylaşımlar yaptı. Ona göre başlayan bu sansür furyası ona rağmen gerçekleşmiş ve gücü kaybedince siteden ayrılmak durumunda kalmıştı. Twitter için “en büyük pişmanlığım” diyordu. Siteyi Wall Street’e kaptırdığını anlattı.

Anlaşılan o ki ABD istihbaratı, finans dünyası ve Demokratların da içinde bulunduğu bir üçgen Twitter’ı kontrol ediyorlardı. Finans kısmını Jack Dorsey söylüyor diğerlerini de ABD dış politikasına %100 uyumlu hareket eden site yönetimi ve sürekli engelledikleri Cumhuriyetçilerden biliyoruz. Sitenin ABD tarafında vakit geçirip bu yanlı tutumu sezmeyen pek biri kalmamıştır sanırım.

Peki Musk bu işin neresinde? Dediğim gibi milyarderlerden erdemli bir tutum beklemek saçma olur. Sosyal medya sitelerini önemli kılan Musk’ın dediği gibi “dijital şehir meydanı” olmalarının yanı sıra sahip oldukları sonsuza yakın veri arşivleridir. Kullanıcıların sadece kimlik bilgilerine değil, karakterlerine, davranışlarına hayattan beklentilerine kadar uzayacak devasa bir veri tabanına sahiplerdir.

2016 ABD seçimlerinde iddia o ki bu veriler Rusların eline geçince herkesi diledikleri gibi yönlendirebilecekleri algoritmalar kullanıldı. Herkesin yaşamsal sorunlarına odaklı özelleştirilmiş reklamlar kullanıcıların önüne sunuldu ve tercihleri manipüle edildi.

Bu politik olmayan meselelerde zaten oluyor. Ne satın alacağınızı, ne yiyip ne içeceğinizi, hatta arkadaşınızla o gün ne tartışacağınızı bile internette önünüze ne konulacağını seçen algoritmalar belirliyor.

Elon Musk gibi çok çeşitli alanlarda var olan bir iş insanı bu tarz bir veriyi son damlasına kadar kullanacaktır. Twitter olduğu şekliyle çok para kazandırmasa da sahip olduğu veri getireceği paradan çok daha değerli görülebilir.

Yüksek ihtimal Jack Dorsey Twitter’ı geri alabilmek için dünyanın en zengin adamına gitti. Veri tabanı gibi vaatler Musk’ı heyecanlandırmış olacak ki 44 milyar dolar gibi bir parayı harcamaya karar verdi.

Bu tabii sadece bir tahmin. Musk’ın liberallerin dediği gibi platformu ırkçılara açacağını sanmıyorum. Tabii bir çok Cumhuriyetçinin engeli kalkacaktır. Asıl beklenen ise “turuncu adamın”  mekana dönüş yapması.

Trump bu aralar “Truth Social” denilen kendi kurduğu sosyal medyasıyla uğraşıyor. “Elon siteyi adam eder ama ben burada iyiyim” dedi eski başkan. Onu azıcık tanıyorsak engeli kalktığı gibi koşarak geçecektir sitenin başına.

Elon Musk düşünce özgürlüğü konusundaki sözlerini tutar mı bilemem ama ufak bir optimizm taşımıyor değilim. En kötü ihtimalle verilerimizi kötü amaçla kullanıp kafasına göre sansür uygular. Yani yeni bir şey yok.