ABD Yüksek Mahkemesi iki gün içinde öyle kararlar verdi ki tam anlamıyla ortalık birbirine girdi. 23 Haziran’da verilen halka açık alanda silah taşıyabilme kararı çokça tartışılmıştı. Ertesi günü ise kürtajın anayasal hak olmaktan çıkması yönünde karar verildi. İki gün içinde ABD siyaseti tepe taklak oldu.

Peki nasıl oldu da muhafazakarlar önemsedikleri bu iki meseleyi diledikleri gibi Yüksek Mahkeme’de kabul ettirebildiler?

ABD, 2020 seçimlerden sadece aylar önce bir vefat haberiyle sarsılmıştı. Demokratların efsanevi olarak tanıdığı Yüksek Mahkeme yargıcı Ruth Bader Ginsburg (RBG) kansere yenik düşmüştü. Kadın hakları konusunda önemli mücadeleler vermiş bir yargıcı kaybetmenin yanında ABD’li liberaller için bir kabusun başlangıcı olmuştu bu ölüm.

Ülkede yargıçlar kendi isteğiyle emekli olana ya da ölene kadar görevde kalıyorlar. Atamayı başkan yaptığı için Demokrat bir yönetimde yeni yargıç atanacağı zaman yerine Demokrat bir yargıç geliyor.

Zaten yaşı epeyce ileri olan ve kanserle defalarca mücadele etmiş RBG “bir kadın başkan yönetiminde” emekli olmayı istediği için Obama dönemini es geçti ve Hillary Clinton’ı bekledi. 2016’da bir şokla Clinton kaybedince RBG’nin hayalleri suya düştü. Biden’ın koltuğa oturmasına aylar kala hayatını kaybetti ve yargıç atama hakkı bir kez daha Trump’a geçti ve Amy Coney Barrett’ı yargıç olarak atadı.

Trump döneminde atanan iki yargıçla birlikte Yüksek Mahkeme’de çoğunluk 6’ya 3 olarak Cumhuriyetçilere geçti ve büyük çoğunluğu elde ettiler.

Bu liberaller adına korkunç bir senaryoydu. RBG’nin hatasına düşmemeleri halinde muhafazakarlar yüksek mahkeme çoğunluğunu çok uzun yıllar koruyabilirlerdi. Bu çoğunluk ele geçince de muhafazakarların uzun yıllardır süregelen talepleri tekrar gündemdeydi. Bunların başında da kürtaj meselesi geliyordu.  

Geçtiğimiz aylarda bu kararın çıkacağı basına sızdırılmış ve büyük tartışma yaratmıştı. Dün karar açıklanınca da çeşitli eyaletlerde protestolar başladı. İşin bir başka boyutu ise karar basına sızdırıldıktan sonra Trump tarafından ilk atanan yargıç Brett Kavanaugh’a bir suikast girişiminin yaşanmasıydı.

Cumhuriyetçilere göre uzun süredir yargıçları hedef gösteren liberal medya bu işten doğrudan sorumluydu.

Muhafazakar eyaletler ise kararın verilmesine epey hazırmış. Karar doğrultusunda kürtaj anayasal hak olmaktan çıkıp “eyaletlerin kararına” bırakılınca Utah eyaleti hazırladığı yasayı yürürlüğe soktu ve şimdiden kürtajı suç haline getirdi.

Texas eyaletinde ise kürtaj yaptırmak için başka eyaletlere gittiği tespit edilen kadınlara 10 000 dolarlık dava açılabilecek.

Yani işin özeti, ABD’de hem Temsilciler Meclisi hem de Senato Demokratlara ait olmasına rağmen Cumhuriyetçiler istediklerini yapabiliyorlar. Efsanevi yargıç RBG’nin hatası liberallere pahalıya patladı denilebilir. Tüm bu kültürel ayrışmanın sonu ise ABD için iyi gözükmüyor.

Liberaller liberal eyaletlere, muhafazakarlar muhafazakar eyaletlere taşınıyorlar. Göç böyle sürerse ideolojik kutuplaşma coğrafi de bir konum alacak. Yaşam şekilleri açısından birbirine ters iki grup ne kadar tek çatı altında yaşayabilecek göreceğiz.

Şu anda Amerika’nın gerçeği ise okulda, toplu alanlarda silahlı saldırıya uğrama korkusu yaşayan milyonlar ve kürtaj için merdiven altına itilen kadınlar. Yüksek Mahkeme çoğunluğu sürdüğü sürece de muhafazakarların nerede duracağı belirsiz. Hukuki arka planı kürtaj meselesi gibi olmasa da eşcinsel evliliğin bile tartışmaya açılması söz konusu.

Belli ki 2024 seçimlerinde kürtaj ve silah yasaları önemli bir yer tutacak. Şimdilik ABD’nin giderek kötüleşen ekonomisini gündemden düşürmüş gibi gözüküyor bu tartışma. Tabii fiyatlar böyle giderse muhtemelen haftaya ekonomi yine gündeme oturur.