ABD gündemi geçtiğimiz hafta Suudilerin petrol üretimini azaltma kararıyla çalkalandı. Karar o denli bir öfke yarattı ki ABD hala neredeyse günlük açıklamalar yapıyor.

“Üzüldük, hayal kırıklığına uğradık” gibi açıklamaların yanında asıl “sizi Rusya’dan yana sayacağız” demeleri önemliydi. Bugüne kadar ABD’nin değişmez bir partneri olmuş Suudi Arabistan nasıl oldu da ABD’ye bu kadar kritik bir dönemde bir “kazık atmıştı”?

Aslında bu denli bir ayrılmaya yol açacak çokça sebep var. Ukrayna savaşı sonrası batıyla ilişkisinde pek mutlu olmayanlara yeni alternatifler doğması, enerji sahibi ülkelerin kriz sonrası kıymete binmesi gibi. Tabii ABD’nin şu an için başka özel bir durumu daha var. O da Başkan Biden’ın partisiyle birlikte küresel dostluklarını “ideolojik” temele oturtmaya çalışması.

Normalde Brezilya’nın Bolsonaro’sunun ABD’ye yakın olduğunu söylemek tuhaf olmazdı. “Bolivya’da seçimlerden ötürü çıkan gerginlik darbeyle sonuçlanınca “ABD için müdahalede bulunabiliriz” diyecek kadar ABD “dostluğunu” önemsiyordu.

Ancak Bolsonaro’nun Trumpgillerden olması Biden hükümetini rahatsız etti. Trump’a benzeyen liderlerden kurtulmak önceliği olunca Bolsonaro ABD dostluğunun ona bir fayda getirmeyeceğine ikna olacak ki Ukrayna savaşıyla rotayı “Rusya’ya kırdı. Zaten Ruslarla ortak ticaret örgütü BRICS içinde bir takım paylaşımları olan Brezilya’nın bu taraf seçimi çok zor olmamıştı.

Benzer bir ideolojik restleşme de Cemal Kaşıkçı olayından sonra Suudilerle yaşandı. Biden hükümeti daha göreve gelmeden “parya devletine çevireceğiz” demişti Suudileri. Tabii savaşın çıkmasıyla işler istendiği gibi gitmedi ve enerji krizinde başvurulacak kapı Suudiler oldu.

Yani ABD’nin normal şartlarda hegemonyasından çok uzaklaşmayacak ülkeler alternatifler aramaya başladılar. Ancak Suudiler bunu bir kenara yazmışlardı bile. Rusya’yla petrokimya anlaşmaları yaptılar. “Siz Putin’e danışarak bu kararları alıyorsunuz” diyen ABD’li gazetecilerin sorularını cevaplamayı reddettiler.

Rusya da ABD’ye “ya bendensiniz ya onlardan” diye sordurunca ABD’nin küresel nüfuzunun azaldığı iyice ortaya çıktı. Foreign Policy’de “ABD Latin Amerika’yı –Afrika’yı nasıl kaybetti?” başlıklı yazılar çıkmaya başladı. Kısacası bir çok ülke taraf seçmeye zorlanınca tercih yapmamaya karar verdi.

Batıdan kopan ülkeler otomatik olarak Rus yanlısı olmadılar. Ama durumsal olarak tercih yapabileceklerini fark ettiler. Tahminim o dur ki bu siyaseti devam ettiren ülkelerin sayısı giderek artacak. Hatta Avrupa’da bile...