Netflix orijinal film serisi olarak yayına giren Mezarlık dizisini mutlaka izlemelisiniz. Netflix standartlarının üzerinde, muhteşem bir yapım. Dört bölüm çekilen dizinin bölümleri de dijital platform anlayışına  göre oldukça uzun ve bence çok kararında. ANS Productions ve Evrensel Film imzalı, Evren Oğuz’un yapımcılığını yaptığı dizinin yönetmen koltuğunda Abdullah Oğuz oturuyor. Birce Akalay, Olgun Toker, Şehsuvar Aktaş, Hakan Meriçliler, Berna Öztürk, Sezgin Uzunbekiroğlu, Cem Sürgit, Baran Güler, Elif Sevinç dizinin oyuncu kadrosunu oluşturuyor.

Diziyi yorumlayanlara baktığımda (hepsi de erkek), “Kadın cinayetlerine duyarlı ama aksiyonu çok düşük ve uzun tutulan sahneler dolayısıyla çok sıkıcı. Kadın sorunlarına bu kadar da vurgu yapmak bir süre sonra bıkkınlık veriyor” denilmiş. Yıllardır bitmek tükenmek bilmeyen eril söylemlerden bıkmayan ve bunu eleştirmeyen yorumcuların dizi için yaptıkları sözüm ona eleştiriler…

 Dizide, Emniyet Müdürlüğü kadın cinayetlerini araştıran özel bir birim kuruyor. Bu özel birime öyle önem veriliyor ki! emniyetin kendi arasında “mezarlık” olarak tanımladığı bodrum kattaki arşiv odasına kuruluyor birim.

Dizi, sistemin sonuçlarının değil sistemin kendisinin yanlış olduğuna şu diyaloglarla,  muhteşem bir gönderme yapıyor.    

_ Şu garajda yanıp sönen florasan var ya onu değiştirmeye geldiler.

_ Ee bozuk hala…

­_ Ben de onu diyorum. Lambayı değiştirdiler ama hat bozuk, o yüzden çalışmıyor.

Sözcük anlamı “arınma, temizlenme” olan katarsis, eski Yunan’da bir hekimlik terimi olarak kullanılmış. Bu dönemde “kötü ve zararlı ruhların bedenden dışarı atılması” anlamını taşıyan katarsisi, Aristoteles tragedyanın merkezine oturtmuş. Böylece sanatı psikolojik olarak temellendirmiş. Dolayısıyla seyirci, oyun ile birlikte gerçek hayatta hataya düşmenin kötü sonuçlarını idrak eder ve hayatı adına çok büyük bir farkındalık elde eder. 

Katarsisin ruhsal sonuçları acıma ve korkudur. İzleyici eserde yer alan trajik öyküyü izlerken bir yolculuğa girerek kendini kahramanın yerine koyar. Hem kahramana acır hem de trajik öyküde yer alan faciadan korkar. Empati kurarak bir başkasına acıyan, sonra da aynı facianın kendi başına gelmesinden korkan izleyici; kendi durumuyla ilgili iyimser düşüncelere sahip olarak mutlu olur. Bu durum; oyunu, yapımı izleyen kişinin farkında olmadan yaşadığı, hissettiği haldir.

Nurdoğan Rigel’in modelleme teorisi; kitle iletişim araçları ve özellikle de sinema filmleri ve dizilerin yarattığı yoğun duygulanımdan gelen etki, modellemeden kaynaklanıyor. Duyguların harekete geçirilmesiyle güdülemeye hazırlanma olan etki; sinema, dizi ve artık reklam filmlerinde çok daha fazla… Sinema ve dizide, seyirci iki saat boyunca gerçeğin dünyasından imgeler dünyasına geçiyor hem de görsel, işitsel olarak tam bir tecrit içinde verilen mesajın içine girerek… Bilgi ve imgelerin ele geçirilmesinin yarattığı güç buradan geliyor. Toplumda oluşturmak istediğimiz bütün kanaatleri, kitle iletişim araçlarıyla oluşturabiliriz. Bu sayede kadına şiddetin önüne geçebiliriz. Kölelik anneden geçer. Anneyi, kadını değerli kıldığımız zaman ancak değerli bireylerden oluşan, sağlıklı bir toplum yaratabiliriz.