Pera Palas’ta Gece Yarısı, Netflix orijinal içeriği olarak yayına girer girmez, çok izlendi, çok konuşuldu, özellikle Ahmet Hakan’ın eleştirilerinden sonra çok tartışıldı. Dört gözle beklediğim diziyi ilk izleyenlerden biri de benim… Ve maalesef ilk hayal kırıklığına uğrayanlardan bir de benim…

            Pera Palas Oteli temalı, fantastik bir dizi yapma fikri, çok heyecan verici kuşkusuz. Dizinin creative ekibi de bu heyecana öylesine kapılmış ki ellerindeki fikri kristal bir küre gibi oradan oraya taşırken düşürüp parçalamış adeta… 8 sezona yetecek kadar mevzuyu, 8 bölüme sığdırarak başımızı döndüren dizinin o kadar çok odak noktasının olması, hepimizi sürmenaj etti. Zamanlar arasında yolculuk, Mustafa Kemal’e yapılması planlanan suikast, karakterler arasındaki aşk ve üçlü aşk aksları, Avrupa sosyetesinin vazgeçilmezi olan Pera ve Garden Bar ile İstanbul’un savaştan etkilenen yoksul mahallelerinin karşılaştırılmaya çalışılması, Esra karakterinin varlık oluşturma çabası, Periha karakterinin sırlarla dolu hayatı ve ailesi bildiği kişilerle kendi içinde yaşadıkları dinamizm,  Rus prensesin hüzünlü öyküsü, Halit karakterinin kendi içindeki sınıfsal çatışması,  vs, vs… (yazarken yoruldum)     

            Dizinin kamera arkası röportajlarını izledim. Hazal Kaya’nın, Esra karakteri için “unique bir karakter” demesi beni şok etti. Aşk-ı Memnu’da oynadığı Nihal karakterinin büyümüş hali nasıl oluyor da unique bir karakter olabiliyor? Jestler, mimikler, tavırlar, tonlamalar bire bir aynı… Ayrıca Britget Jones karakteri ile de çok benzeşiyor (üzgünüm Hazal Kaya, unigue bir karakter oynamıyorsun). Duygusu bu kadar büyük olan bir hikâyede bu kadar büyük oynamak, inandırıcılığı örseliyor. Gerçekçi olmak zorunda değilsin ama inandırıcı olmak zorundasın Hazal Kaya.. Dizinin diğer başrol oyuncusu Halit karakterine hayat veren Selahattin Paşalı ise müthiş bir oyunculuk performansı ile göz dolduruyor.

            Diziye, sanatsal olarak büyük bir emek harcanılmış ve muhteşem bir atmosfer yaratılmış. Teknik olarak da oldukça başarılı.   

            Dizinin 8 bölümlük hikayesine ve Hazal Kaya’nın oyunculuğuna yapılan olumsuz eleştirilerin, yapım tarafından çok kıymetli bulunması gerekiyor bence… Deve kuşu misali, işin içine gömülüp eleştirileri kabul etmemek de bir seçenek.

            Emeği geçen herkesin ellerine sağlık. Sonuç ne olursa olsun, bu ve buna benzer projelerin daha çok yapılması gerekiyor. “Film yapmak, çarpışan arabada ‘Suç ve Ceza’yı yazmak gibidir.” diyor Kubrick. Bu zor mesleğe emek veren tüm set çalışanlarına selam olsun.