Prof. Dr. Faruk Şen

Katar, 11.586 kilometrekarelik yüzölçümüyle İstanbul’un Beykoz ilçesinden biraz daha büyük. Nüfusu 2,6 milyon. Bunun 1,8 milyonu ülkede çalışan yabancı işçiler oluşturuyor. Bu ülkenin Türkiye’deki yatırımlarının boyutunu kimse bilmiyor. Katarlaşan Türkiye’de elimizde ne kaldıysa Katarlılara satıyoruz. Kanal İstanbul Projesi’ne de onlar talip. Ekrem İmamoğlu, Beykoz’dan biraz büyük olan Katarlıların talip olduğu Kanal İstanbul’a izin vermiyor.

Bu gidişe şimdi Birleşik Arap Emirlikleri de katılıyor. Doğu Akdeniz’de tamamıyla Türkiye karşıtı bir ülke olan ve 15 Temmuz olayının da arkasında bulunan Birleşik Arap Emirlikleri şimdi bizim ciddi bir dostumuz olmaya aday. Türkiye karşıtı Birleşik Arap Emirlikleri, Türk mallarını boykota kadar ileri gitmişti. Türkiye’ye ciddi düşman olan Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye göz dikmiş durumda. Satışa çıkan fabrikalara ve diğer mallara el koyma çabası içindeler. Yüzölçümlerine baktığınız zaman hakikaten çok küçük olan Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin Türkiye’ye ilgisi büyüdü.

Türkiye’nin ümidi AB’nin Türkiye’ye yönelik olumlu yaklaşımdır. Türkiye bölgemizde ucuza satılan bir mal olmaktan çıkmalıdır. Son günlerde Bulgarlar ve Yunanlılar gelip Edirne’de müstakil veya katlı evler alıyorlar. İran, Gürcistan ve Azerbaycan için (herhalde uzun sürmez Ermenistan içinde) çok ucuza gayrimenkul alınan bir ülke konumuna geleceğiz. Türkiye Çinleşmemeli. Çin modeli artık hiçbir yerde tutmaz. Türkiye Avrupalılaşmalı. Ulusal gelirini 25 bin dolara yükselten Slovenya ve bunun üzerine çıkan Slovakya’ya benzemeli. Türkiye bunları hak ediyor. Katarlaşmayı hak etmiyor.