Korkusuz yazarı Barış Yarkadaş, firari Sezgin Baran Korkmaz’ın ABD’nin isteği üzerine Avusturya’da tutuklanmasıyla ilgili "Korkmaz’la ilişki ağına dahil olan yargı mensupları korunduğu takdirde, Türkiye yeni bir şantaj sürecine maruz bırakılacaktır" uyarısında bulundu.

Şöyle yazdı:

Firari Sezgin Baran Korkmaz’ın ABD’nin isteği üzerine Avusturya’da tutuklanması ve Korkmaz’ın tüm mesajlaşmaları için kullandığı telefonunun polisin eline geçmesi, yeni bir süreci de beraberinde getirecek. ABD, Avusturya ile yaptığı görüşmeler sonrası, muhtemelen kısa bir süre sonra Korkmaz’ı bu ülkeye götürerek yargılayacak. Korkmaz’ın ABD’ye rağmen Türkiye’ye iade edilmesi ise çok düşük bir ihtimal…

KİRLİ İLİŞKİLER

Dün bu köşede, Korkmaz’ın kısa süre içinde itirafçı olmaktan başka bir çözüm yolunun bulunmadığını belirtmiş ve olası senaryoları dile getirmiştim. Yazıda yer verdiğim bir bilgi ise bu sürecin Türkiye’yi çok yakından etkileyeceğini gösteriyor. O bilgi, firari Korkmaz’ın Aralık ayında İstanbul’daki ofisi polis tarafından basıldığında bile yargıdaki üst düzey isimlerle mesajlaştığı ve sürece ilişkin bilgi aldığıydı.

Ceza davalarının deneyimli avukatı Yiğit Acar, “Köşenizde yer verdiğiniz bilgi, yargı çevrelerinde bilinen ancak konuşulmayan bir gerçeğe işaret ediyor. Sezgin Baran Korkmaz ile görüşen, dışarıda yemek yiyen, mesajlaşan, dolaylı yollarla mesaj alıp veren tüm yargı mensupları derhal istifa etmelidir. Adalet Bakanlığı ve HSK da etkin bir soruşturma yürüterek bu kirli ağı dağıtmalıdır” diyor.

Bu yapılmadığı ve Korkmaz’la ilişki ağına dahil olan yargı mensupları korunduğu takdirde, Türkiye yeni bir şantaj sürecine maruz bırakılacaktır. Zira; Sezgin Baran Korkmaz’ın tüm kayıtlarını tuttuğu telefonu artık Avusturya ve ABD polisinin elindedir. Görüşmeler, ses kayıtları ve mesajlaşmalar şu an Avusturya ve ABD istihbaratı tarafından değerlendiriliyor. Türk yargısı, şantaja açık hale getirilmemeli, Korkmaz’la gayri meşru ilişkisi olan tüm yargı mensupları ya derhal istifa etmeli ya da görevden alınmalıdır.

Skandalın fotoğrafı!

Yukarıdaki yazıyı kaleme almak için bilgisayar başına oturduğumda önüme düşen bu fotoğraf, fazla söze gerek bırakmıyor. Twitter’da dolaşıma giren fotoğraf, 24 Eylül 2020 tarihinde Ankara’daki meşhur Tavacı Recep Usta adlı restoranda çekilmiş. Fotoğrafta hakkında kara para soruşturması yürütülen Sezgin Baran Korkmaz ile Avukatı Mehmet Demir görünüyor. Ancak aynı karede yer alan üçüncü kişi “Yok artık! Bu kadar da olmaz” dedirtiyor.

Neden mi?

Çünkü; fotoğrafta yer alan gözlüklü kişi Yargıtay 7. Daire Üyesi Tekman Savaş Nemli… Yargıtay Üyesi Nemli, davaları Yargıtay’da bulunan Sezgin Baran Korkmaz ile Ankara’nın göbeğinde buluşuyor, sohbet ediyor ve fikir alışverişinde bulunuyor. Ve ne ilginçtir ki; bu görüşmeden kısa bir süre sonra Sezgin Baran Korkmaz’ın malvarlığına yönelik uygulanan tedbir de, yurt dışına çıkış yasağı da kaldırılıyor.

TANIDIK İSİM

İşte bu tam anlamıyla bir yargı skandalıdır! Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de HSK da ortaya çıkan bu fotoğrafın gereğini yapmalıdır. Bu çağrıyı yapıyorum ama herhangi bir soruşturmanın yapılmayacağını da biliyorum. Zira; Tekman Savaş Nemli’nin yerel mahkeme hakimi iken Mehmet Ağar’a en alt sınırdan ceza veren kişi olduğu gerçeğini hatırlatırsam, neden böyle düşündüğüm konusunda siz de bana hak vereceksiniz…

ABD 134 milyon doları Türkiye’den isteyebilir

Sezgin Baran Korkmaz’ın tutuklanmasıyla birlikte ABD’de devam eden kara para kovuşturması da hızlanacak. Korkmaz’ın ABD’deki ortağı Kingston Kardeşler’in verdiği bilgiler doğrultusunda derinleştirilen kovuşturmanın bir ayağı da Türkiye’de yürütülecek… Çünkü; ‘kara para soruşturması’na konu edilen 511 milyon dolar tutarındaki dolandırıcılık öyküsünün bir kısmı Türkiye’yi doğrudan ilgilendiriyor. Zira; bu paranın 134 milyon doları, 2013 yılı Eylül ayı ile 2015 yılının Aralık ayı arasında Türkiye’ye havale edildi. Bir Türk bankası üzerinden yapılan havalenin kim ya da kimler aracılığı ile yapıldığı da mercek altına alınacak.

“NEDEN İZİN VERDİNİZ?”

ABD, Türkiye’ye bir süre sonra “Kingston ve Korkmaz Türkiye’de banka kurmak için izin istedi ama vermediniz. Peki bu yüklü miktardaki parayı havale etmelerine neden olanak tanıdınız?” diye sorarsa şaşırmayın. Bu bağlamda, BDDK’nın çeşitli tarihlerde paranın havalesine neden izin verdiği ya da şüphelenip takibe almadığı da havalenin gerçekleştiği Türk bankasının bu denli yüklü bir miktarın transferinden neden hiç şüphe duymadığı da gündeme gelecektir.

Konuştuğum kaynaklar, “ABD, 134 milyon doları önce Kingston ve Korkmaz’dan ister. Bunu tahsil edemediği taktirde, BDDK ve Türk bankasından da isteyebilir” diyor. Sezgin Baran Korkmaz’ı yakından tanıyan bir isim ise “Korkmaz serbest kalmak için bu parayı öder. İlaç fabrikasını satsa bile bu parayı rahatlıkla çıkarır” ifadesini kullanıyor.

Gördüğünüz üzere, mesele gitgide ilginçleşiyor. Bakalım Türkiye, AKP’li isimlerin yakın dostu Korkmaz’ın yüzünden hangi sıkıntılarla karşı karşıya kalacak?