Genel seçim yenilgisinden sonra tüm muhalefetin gündeminde iki konu var, İlki Muhalefet partilerin Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra dağınık görüntüsü, ikincisi de yerel seçimlere nasıl bir atmosferde gidileceği.

İlki Muhalefetin cumhurbaşkanlığı seçiminde, yenilgisi muhalefet partilerin yerel seçim yaklaşırken dağınık görüntüsünün verilmesi, Bugünden öyle anlaşılıyor ki büyükşehirler başta olmak üzere, muhalefet pek çok seçim çerçevesinde ayrı adaylarla seçime girecek. İktidarın ellerini ovuşturmasına yol açan ve bu nedenle de muhalefet açısından yerel seçim sonuçlarını riske sokan bu durum doğrusu muhalif seçmeni oldukça kaygılandırıyor.

Muhalefet seçmenine burada önemli bir görev düşüyor.

Bazı muhalefet partilerinin ve siyasetçilerinin, hayatın ve siyasetin gerçekliklerinden uzak ayakları yere basmayan tutumları, muhalif seçmenleri kendi seçim bölgelerinde ortaklaşmaya ve iş birliğine yöneltiyor.

Sözde muhalif olduklarını ileri süren ama izledikleri siyaset çizgileriyle hayatın ve siyasetin gerçekliğinden uzak iktidarın ekmeğine yağ sürenlerin tartışmalı kararları ve tutumları, muhalefet adına hiçbir biçimde savunulamaz ve onaylanamaz derecedir.

Yaşanan ekonomik ve sosyal sorunların sorumlusu olan iktidara ders vermenin ve iktidarı geriletmenin yolu başta büyük kentlerde olmak üzere tüm seçim çevrelerinde, muhalif adayların kazanmasını istemekten ve bunun için çalışmaktan geçiyor.

İkincisi de yerel seçimlere nasıl bir atmosferde seçim propagandası yapılacak olması çok önemlidir. AKP iktidarı, yerel seçim çalışmalarını ve atmosferini genel seçim havasında yürütecek, Cumhurbaşkanı özellikle İstanbul seçiminde aday olmuş gibi Yerel yönetim ve politikalarında bizzat kendisi muhatap alarak açıklamalar yapmaktadır. Seçime Murat Kurum ve Ekrem İmamoğlu, değil, Recep Tayyip Erdoğan bizzat aday gibi İstanbul seçiminin kazanılması ve çok istediği ortadadır.

Yerel seçim atmosferinden Muhalefeti, DEM partiyle sıkıştırmak ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerdeki gibi, milliyetçilik duyguları öne çıkararak seçime giderek çalışmalarını “hamaset” söylemleri üzerinden kurmaya başlamıştır.

Peki, Toplumcu Belediyecilik anlayışını mümkün mü?

2019 yerel seçimlerinde CHP’li belediyeler için önemli bir şanstı; tek adam karşıtlığı karşı kitleleri, harekete geçirecek özgünlük yaratılması gerekirdi. Muhalefetin en büyük problemi Yerel yönetim politikaların, ortak bir uzlaşma ile genel merkezde politikasının olmamasıdır. Muhalefet belediye başkanları ve yönetim anlayışının sosyal demokrat anlayış ile olmazsa olmaz ortak akıl yerel yönetimler, politikasının halka doğru aktaramamasıdır. Her il ve ilçe de farklı politikalar uygulanması halkta seçmende kafa karışıklığına neden olmaktadır. CHP ve muhalefet, önderlik etmesi gerekir. Genel merkez olmazsa olmaz yerel yönetim anlayışını politikalarını yerelde uygulamalı olarak seçmene gösterememektedir.  (Örnek; Her mahalleye bir kreş sözünü tüm il ve ilçelerinde uygulamak ve anlatmak önemlidir) Seçmen muhalefet geldiğinden ne yapacağını anlar ve anlatır seçmen kısa ve net yerel yönetim politikalarını benimseyen, toplumcu anlayışını önemsemektedir.
Yerel seçimlere giderken önümüzdeki günlerin daha gergin bir atmosferde geçeceği bellidir.

CHP yerel seçim bildirgesi ve yapılacak toplumsal yerel yönetim modelini sağlıklı bir şekilde açıklamalıdır. Topluma toplumcu sosyal ve ekonomik olarak 5 sene içerisinde yapılacak yerel politikalarıyla ikna ederek güven vermek, seçimlerde 2019 ruhuyla hareket etmek 2028 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde, önce muhalefetin yerel seçimleri büyükşehir meclislerinde çoğunluğu kazanması çok önemlidir. Geleceğe umut, yerel yönetim başarısıyla atılacak ilk adım başlangıcı olacaktır.

Bülent AKKILIÇ