Yakın geçmişi bilenler ve daha hafızalarından silinmemiş olanlar için “domuzbağı” kavramı tanıdıktır. Bu kavram, 1990’lı yılların “mezar evleri”ni ve bu evlerde “domuzbağı” ile öldürülen insanları anımsatır. Ve o dönemin kanlı ve İslamcı örgütü Hizbullah’ı çağrıştırır elbette.

Peki; “2000’li yıllarda yasal alana geçerek”, genel başkanı Saray katında Recep Tayyip Erdoğan tarafından huzurda ağırlanan ve hüsnü kabul gören, AKP’yle ilişkileri de iyi olan “HÜDA-PAR’ı kurduğu” söylenen Hizbullah ortadan kalkmadı mı?

Lafzi söylemlere inanırsanız, yukarıdaki sorunun cevabı “Evet”tir. Ama gerçekleşen bazı olaylara bakar ve yazılanları değerlendirirseniz yanıt “Hayır”dır. Kendini fesh ederek yasal alana geçtiği ve “HÜDA-PAR” olarak yasal siyasal faaliyete yöneldiği söylenen Hizbullahçılar, yazılanlara göre, “Kendilerine ‘Şeyh Said Teyyareleri’ adını vererek Kobani olaylarında sahneye çıktı”.

Anlaşılan oydu ki Hizbullah ve Hizbullahçılar, açıklamaların aksine hem yasadışı silahlı örgütlenmesini koruyor ve sürdürüyordu, hem de HÜDA-PAR ve adına “sivil toplum örgütü” denilen bazı yapılar üzerinden farklı alanlarda faaliyetlerine devam ediyordu. Bu alanlardan biri de eğitim, okullar ve eğitim sendikalarıydı.

“Dersimiz domuzbağı”1

Eğitim denilince de anımsamak gerekiyor: İsmail Saymaz, yaklaşık iki yıl önce Sözcü Gazetesi’nde yayımlanan “Dersimiz Domuzbağı” başlıklı yazısında, bu faaliyetlerin bir kısmına ışık tutuyordu.

Ve diyordu ki “En az 20 okul HÜDA-PAR’a teslim”. Ardı sıra “iddialara göre” diyerek devam ediyordu: “En az 200 okul kantinini onlar işletiyor”. Yani hem gelir kaynağıydı buralar hem de öğrenciler arasında örgütlenme…

Elbette eğitim alanındaki bu örgütlenmenin bir de sendikalar ayağı vardı. Saymaz, buna ilişkin de “AKP yanlısı Memur-Sen” ve onun eğitim ve öğretmenlere dönük kolu olan “Eğitim Bir Sen”i işaret ediyor ve “HÜDA-PAR’lı öğretmenlerin Eğitim Bir Sen’de faaliyet göster”diğini söylüyordu.

Sonra da ilgili kişilerin adlarının baş harflerini kodlayarak,  bunların “İmamlıklarını şube başkan yardımcısı Y. Ö. yürütüyor. Y. Ö. bir imam hatip lisesinde İngilizce öğretmeni. HÜDA-PAR’lı bir diğer başkan yardımcısı ise Beden Eğitimi öğretmeni K. A. (…) Diyarbakır’daki en az 20 imam hatip lisesi ve ortaokulunun müdürü ve yardımcısının bu partiyle bağlantılı oldukları, bazılarının geçmişte Hizbullah’tan tutuklandığı kaydediliyor. Örneğin; Bağlar’daki bir müdürün 5.5 yıl,  aynı okulda görevli görevli öğretmenin iki cinayetten ötürü 12 yıl hapis yattığı kaydediliyor. HÜDA-PAR’lılar Eğitim-Bir-Sen’in Çınar, Çermik, Bismil, Hazro, Ergani ve Hani şubelerinde de yöneticilik yapıyor” diye yazıyordu İsmail Saymaz.

Adım Adım ‘Domuzbağı Depremi’ne

Saymaz’ın “Dersimiz Domuzbağı” başlıklı yazısının ardından, kaynakların aktardığı bilgilerde ise “Eğitim-Bir-Sen yönetiminde 4 Hizbullah 3 AKP eğilimli kişi olduğu” belirtiliyor ve “Yunus Memiş’in taciz davası nedeniyle tasfiye olmasından sonra Ramazan Tekdemir’in başkan seçildiği” dile getiriliyordu. Adı “Hizbullah” ya da değil, herhangi bir örgütün düşüncelerine sempati duymak, o düşüncelere eğilimli olmak elbette suç değildi.

Ancak geçtiğimiz günlerde olayların içinde olan ve ne olup bittiğini bilen kaynaklardan gelen bilgiler ise iki yıl içinde neler olup bittiğinin ve hangi noktaya varıldığının özeti niteliğindeydi. Artık AKP eğilimlilerin de fiilen tasfiye edildiğine işaret edilen bilgide kısaca deniliyordu ki “Diyarbakır’da Eğitim-Bir-Sen Şubesi tamamıyla onların, HÜDA-PAR eğilimlilerin eline geçmiş durumda... Yani “Hizbullah eğilimli”lerin eline… Hem de daha seçim süreci bitmeden ve seçimler yapılmadan… Ve devamla “Diğer öğretmenleri yok sayıyorlar ve EBS eliyle okullarda kadrolaşıyorlar” diyorlardı ki bu geçmişten bu yana sır değildi zaten…  

Seçim Süreci ve “Darp”

Elbette Eğitim-Bir-Sen Diyarbakır Şubesinde oluşan sonuç bir günde ortaya çıkmıyordu. Seçim sürecinde kendilerini “Muhalif Kanat” olarak nitelendiren ve geçmişte Eğitim-Bir-Sen’in delegeliğini, işyeri ve ilçe temsilciliğini, hatta şube başkan yardımcılığını yapmış kişiler üzerinde baskı kuruluyor. Tehditler yapılıyor. Hatta şiddet uygulanıyordu.

Şiddete maruz kalan ve darp edilenlerden biri ise aynı zamanda Mekteb-i Kemiyet Derneği Başkanı olan İbrahim Eken.

Halen Mahkeme safahatında olan ve yargılaması devam eden İbrahim Eken’in darp edilmesi olayının failinin ise Kahraman Aysu olduğu belirtiliyor. Yani İsmail Saymaz’ın “HÜDA-PAR’lı bir diğer başkan yardımcısı ise Beden Eğitimi öğretmeni K. A.” diye kodladığı kişi…

Seçimden Çekilme ve EBS’den İstifa

Seçim sürecinde iyice ayyuka çıkan ve sistematik bir nitelik kazanan baskı, tehdit ve Eğitim-Bir-Sen şube binası içinde, Kahraman Aysu tarafından darp edilen İbrahim Eken’in başına gelenler, “Muhalif Kanat”ın işini iyice güçleştiriyor. Ve maruz kaldıkları baskılar sonucu seçimlerden çekilmek zorunda kalıyorlar.  

Ve yayınladıkları bir bildiriyle de “Delege adaylarımızın başvuru kabul süreçlerinde yaşadığı zorluklar,  başvuru yapıldıktan sonra defaaten ve sistematik bir şekilde tehdit edilmeleri”, “yaşatılan ağır mobbing şartları, atılan iftiralar, yapılan haksız ithamlar ve tehditler” sonucu “Birlikte yol yürüdüğümüz meslektaşlarımızın daha fazla bu muameleye maruz kalmaması adına (…) bu sürecin bir parçası olmama kararı aldık.” diyerek, seçim sürecinden ve seçimlerden çekildiklerini ilan ediyorlar.

Peşi sıra da kendilerine yapılan sistematik baskı ve tehdidi kabul etmeyen üyelerin birbiri ardına Eğitim-Bir-Sen’den istifaları geliyor. 5 ya da on kişiden söz edilmiyor. İstifaların şimdiden yüzlerce kişiyi aşıp binli rakamlara yaklaştığı ve devamının gelmekte olduğu söyleniyor.

Önde gelen isimleri arasında, işyeri ve şube temsilciliği, delegelik ve şube yöneticiliği yapmış ve hala okul müdürü olan kişilerin; İbrahim Eken, Salim Seyfettin Sana, Muharrem Akkum, Mehmet Aydın, Nazmi Biçer, Felat Yaşa, gibi çok sayıda ismin de bulunduğu bu istifalar karşısında EBS Genel Başkanı Ali Yalçın ve genel merkez yöneticileri ise sessizliğe gömülüyor.

Bir yandan sosyal medyada yer alan “Etkisiz ve yetkisiz Sendikadan İstifa”, “EBS’den TES’den İstifa” kampanyasında üye kaybeden, diğer yandan özellikle Diyarbakır eğitim camiasında ve Eğitim Bir Sen içinde yankılanan bu istifalar üzerine suskunluğu tercih ediyorlar. Hiçbir şey olmamış, hiçbir şey yokmuş gibi davranmayı tercih ediyorlar şimdilik.

Genel Merkez Susarken Gelen İlk Tepki

Daha seçim gerçekleşmeden, AKP eğilimli yöneticilerin pasifize edilmesi ve “Muhalif Kanat”ın da ortalıktan çekilmek zorunda kalmasıyla şube yönetimini “dikensiz gül bahçesi”ne dönüştürdükleri iddia edilenlerin ise seçimi, tüm şube yöneticiliklerini ve delegelikleri alarak tek başlarına kazanacakları söyleniyor artık.

Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezi tüm bu yaşananlar karşısında suskunluğunu korurken ilk tepki, hem de sıcağı sıcağına Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Tekdemir’den geliyor. Tekdemir ise hamasi sözlerle dolu açıklamasında, üstü kapalı bir biçimde  “Muhalif Kanat”ın seçimlerden çekildiğini teyit ediyor. Ancak sayılarının binli rakamlara yaklaştığı söylenen istifalardan ise hiç söz etmiyor.

O halde sorarak bitirelim: Yerelde metaforik olarak ‘Domuzbağı Depremi’ olarak nitelenen bu istifalar karşısında EBS Genel Başkanı Ali Yalçın ve genel merkez yöneticileri, bakalım nereye ve ne zamana kadar susacak? Yoksa bu suskunluk döneminde, ikisinin de İslamcı oldukları ve İslamcılıkları sır olmayan kesimleri, “Siz kardeşsiniz!” diyerek barıştırmaya mı çalışacaklar? Yoksa şu ana kadar ki suskunluklarını bu yazıyı günah keçisine dönüştürmek ve aynı zamanda da gerçekliğin üzerini örtmek için mi bozacaklar?

* Ankara Üniversitesi, DTCF Felsefe Bölümü mezunu ve “Arzu Okulu”, “Aşk Mavidir Öğretmenim”,  “Öğretmen Düzenin Duvarındaki Tuğla”, “Edebiyat Nedir Ki…”, “Allah dedi Üstad-ı Azam” kitaplarının yazarı. Güncel ve Düşünsel; http://atalaygirgin.blogspot.com

1 İsmail Saymaz’ın “Dersimiz Domuzbağı” yazısının tamamını okumak isteyenler için… https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/ismail-saymaz/dersimiz-domuzbagi-6123120/