Fide Okulları İlkokul Müdürü eğitimci yazar Onur Kurtuluş Kara ile eğitimde oyunun yeri ve önemi üzerine konuştuk.

“Kuşlar uçar, balıklar yüzer, çocuklar oyun oynar. Öğrenmenin sürükleyici gücünün oyun olduğunu bilinciyle eğitim biliminin ışığında yol almaya ve her gün yeniden öğrenmeye devam edelim.  Biliyoruz ki, geleceği emek verdiğimiz çocuklar güzelleştirecek.”

                                    

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

İzmir’de doğdum. Beden Eğitimi ve Spor öğretmeni ve Yaratıcı Drama eğitmeniyim. 2 senedir Fide Okullarında yöneticilik yapıyorum. İzmir Educators Network ve Öğrenme Meraklıları Eğitim Kooperatifinin kurucularından biriyim. Birçok ulusal, uluslararası seminer, TÜBİTAK destekli proje ve festivalde bildiriler sunup  ve atölye çalışmaları yürütmenin yanı sıra; doğaçlama tiyatro, oyun ve hareket eğitimi, oryantiring, yaratıcılık ve alternatif eğitim konuları üzerine çalışıyorum. “Oyun ve Fiziki Etkinlikler Öğretimi”,. “Okul Öncesinden İlköğretime Kuramdan Uygulamaya Drama”, “Beden Eğitimi Öğretmenliği Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi” ve “İlkokul İçin 21. Yüzyıl Becerileri Meraklısına Drama Atölyeleri” kitaplarının yazarıyım. Meslekte 13. yılım  ve  35 yıldır oyun oynuyorum =)

Oyunu nasıl tanımlıyorsunuz? Neden bu kadar önemli?

Oyun denince hepimizin aklında başka anlamlar geliyor fakat tanım yapmakta zorlanıyoruz. Çünkü oyunun tek bir tanımı bulunmuyor. Johan Huizinga, oyunu tanımlarken insanlardan önce hayvanların keşfettiği bir eylem olduğundan bahsediyor. Hayvanların oyun davranışlarının doğallığından bahsediyor. Oyun serbesttir, oyun dahil eder, oyun özgürlüktür. Oyun için doğal ve içgüdüsel bir eylem diyebiliriz. Sosyokültürel açıdan baktığımızda görürüz ki, oyunun içsel olduğu kadar dış kökenleri güdüleri de vardır. Yani sadece oyun güdüsü içsel olmakla kalmayıp, diğer kişiler ve paylaşılan yaşantılardan da etkilenen bir olgudur. Çocukları, yetişkinleri ve tüm toplumu şekillendiren temel değerlerden biri.

                               

Öğrenme ve oyun arasında nasıl bir ilişki var?

Oyun ile öğrenmenin arasındaki ilişkiden önce herkesin defalarca, belki de en çok deneyimlediği eylemlerden birisi olan oyunun önemine bir kez daha vurgu yapmakta fayda var.  Oyun, çocuk gelişimi için o kadar önemlidir ki, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komisyonu tarafından her çocuğun hakkı olarak kabul edilmiştir. Barınma, beslenme, sağlık haklarının yanı sıra oyun oynama hakkının var olması bile oyunun önemini bizlere açıkça gösteriyor. Oyun, çocukların ve gençlerin bilişsel, fiziksel, sosyal ve duygusal alanlarına katkıda bulunduğu gelişim için gereklidir. Oyun aynı zamanda ebeveynlerin çocuklarıyla tam anlamıyla etkileşimde bulunmaları için ideal bir fırsat sunar.  Pek çok ebeveyn, oyunun çocuk gelişimindeki önemini sezgisel olarak bilir, ancak birçok faydasına rağmen oyunu öğrenmeyle nadiren ilişkilendirir. Çoğu insan için öğrenme, alfabe ezberleme, sayma, yazma vb. gibi belirli yeni bir beceri edinmeyi içerir. Genellikle oyunun sadece eğlence için olduğuna ve gerçek bir öğrenme içermediğine inanırlar. Ancak araştırmalara göre oyun oynamak öğrenmektir. Çocuklar oyun deneyimleriyle öğrenirler. Oyun, hem yapılandırılmış hem de yapılandırılmamış ortamlarda öğrenmenin mükemmel bir yoludur.

Eğitimde oyuna nasıl yer verilmeli? Eğitimde oyunun yeri tam da neresi?

Merkezi. Eğitimin her kademesinde merkezinde yer almalı. Özellikle okul öncesi eğitiminde. Okul, çocuğun daha önce hiç bilmediği bir biliş dünyası ve toplumsal yaşam sunduğu için çocuğun bu dünyaya uyumunu gerektirir. Uyum sürecini kolaylaştırıcısı ise oyundur. Oyun oynama miktarı ile beynin ön korteksin gelişimi arasında anlamlı bir ilişki vardır. Ön korteks bilişsel işlevsellerimiz ile ilgili yani eğitim dediğimiz alanın merkezindedir. Eğitimde oyuna alan açtıkça, yaparak-yaşayarak eylemlerimiz artacak ve bilgi daha kalıcı hale gelecektir.

Mevcut eğitim sistemimiz, akademik çalışmaları gitgide daha erken yaşa alıyor ve sınav serüveninden dolayı çocukların hareketsiz oturmasını destekleyici bir tablo ortaya çıkıyor. Halbuki dengeli, dayanıklı, esnek ve özgür düşünebilen bir çocuk yetiştirmek için bolca oyun oynama imkanı sunmamız gerekiyor. Oyun dışı ortamlara göre çocuklar oyun içinde bir görevi yerine getirmede, eylemi gerçekleştirmede çok daha başarılı. Bir yetişkin olarak, kendimize baktığımız zaman bile, bebeklikten beri oynadığımız oyunlarla; fiziksel, zihinsel, duygusal gelişimimizle biz olduk. Oynayarak öğrendik, beceri geliştirdik, zaman yönetimini, problem çözmeyi, iletişim kurmayı öğreniyoruz. Eğitimde bir bilgiyi vermekten çok, o bilginin nasıl verildiği, bilgiyi ne şekilde kullanabileceklerini ön planda tutmalıyız. Planımızda olmazsa olmaz oyun olgusu daima var olmalı.

Yazar Garry Landreth’in dediği gibi “kuşlar uçar, balıklar yüzer, çocuklar oyun oynar.”

Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. 

Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...