Aksaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Tarman ile müzik eğitimini konuştuk.

 

Tarihte birçok filozof, müziği eğitimin önemli bir parçası olarak kabul etmiştir. Platon (MÖ.427-347) müziği “Ritim ve armoni, insan ruhunun derinlerinde, ruh ve beden arasında duran, vücudun zarafetini ve insan zekâsını öne çıkaran, doğru yolda olunduğunun tek ve en güçlü göstergesidir” şeklinde açıklamıştır. Konfüçyüs (MÖ.552-479) müziğin kişisel ve toplumsal gücüne işaret etmiş, “Üstün insan, müziği, kültürün mükemmelleşmesi yolunda kullanan insandır. Müzik yaygınlaştığında, insanlar arzularına ve ideallerine ulaştığında, büyük ulusların ortaya çıktıklarını görebiliriz.” demiştir. Aristo (MÖ.384-322) ise “iyi bir karaktere ulaşmada erken ve yoğun bir müzik eğitimi”nin önemini vurgulamıştır. Ortaçağ boyunca müzik; geometri, astronomi ve aritmetikle birlikte, eğitimin dört temel boyutundan biri sayılmıştır.

Ortaçağda dünya ölçeğinde bu kadar önemli bir yere sahip olan “müzik eğitimi” günümüz Türkiye’sinde ne durumdadır?

Müzik eğitiminin üç türü vardır. Bunlar duayen hocamız Prof. Dr. Ali Uçan’ın literatüre yerleşen tanımlamasıyla şu şekildedir: 1) Genel Müzik Eğitimi, 2) Amatör Müzik Eğitimi, 3) Mesleki Müzik Eğitimi. Makalenin bundan sonraki kısmında sadece “Genel Müzik Eğitimi” ile ilgili en önemli soruna yer verilecektir.

Genel müzik eğitimi: Sağlıklı ve dengeli bir “insanca yaşam” için ayrım gözetmeksizin herkese yönelik, asgari-ortak genel müzik kültürünü kazandırmayı amaçlayan müzik eğitimi türüdür. Ülkemizde ilköğretim okullarında (1-8 sınıflarda) haftada 1 saat zorunlu müzik dersi vardır. Ortaöğretimde (liselerde) ise müzik dersi seçmelidir ve üniversite sınavına hazırlanma kaygısı içinde olan gençlerimiz/okul yöneticileri ve karar vericiler tarafından müzik-resim gibi sanat dersleri ne yazık ki neredeyse hiç seçilmemektedir çünkü buna ayrılacak zaman yoktur. Oysa bilimsel araştırmalar, eğitim hayatı boyunca programlarında müzik dersine etkili biçimde yer veren ülkelerin, çocukların ve gençlerin akademik başarılarının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Başka bir ifadeyle müzik eğitimi genel akademik başarıyı pozitif yönde etkilemektedir.

Öte yandan ülkemizdeki en önemli sorun müzik dersinin 1-4. sınıflarda bir müzik öğretmeni aracılığıyla değil, ne yazık ki sınıf öğretmeni aracılığıyla yürütülmesidir. Halen ders vermekte olduğum sınıf öğretmenleri 4 yıllık üniversite eğitimleri boyunca sadece bir dönem (14 hafta) ve haftada 3 saat müzik dersi almaktadırlar. Sınıf öğretmenlerimizden aldıkları bu son derece yetersiz ve kısıtlı müzik eğitimi ile 4 yıl boyunca ilkokul 1-4.sınıflar arasındaki öğrencilere müzik öğretmeleri beklenmektedir. Oysa sınıf öğretmenleri bir müzik öğretmeninin sahip olduğu müziksel yeteneklere (müzik kulağı-şarkı söyleme-çalgı çalma) sahip değildir ve olması da beklenmemelidir. Çocukların müziksel yeteneğinin gelişimi bakımından en önemli yaşları karar vericilerimiz tarafından müzik öğretmenine değil sınıf öğretmenine emanet edilmiştir. Dolayısıyla ancak ilkokul 5.sınıfa geldiğinde bir müzik öğretmenine sahip olan çocuklar müzik yeteneği / kültürü bakımından yeterince gelişmemiş durumdadır ve neredeyse ilk 4 yıl heba edilmektedir.

Farklı bir bakış açısıyla ilköğretim okullarımızın programında 2.sınıftan itibaren İngilizce dersi yer almakta ve bu ders sınıf öğretmeni değil, bir İngilizce öğretmeni aracılığıyla yürütülmektedir. O zaman soruyorum: İngilizce gibi bütün dünyada geçerli ve kendine has bir yazısı, sembolleri, kuralları olan müzik dersi ve eğitimi neden sınıf öğretmeni aracılığıyla yürütülmektedir?

                                                           

 Son olarak neler söylemek istersiniz?

Etkili bir müzik eğitimi ve gelecekteki yüksek akademik başarı için ilköğretim okullarımızda müzik dersine sınıf öğretmeni değil, müzik öğretmeni girmelidir. Şarkı söylemek ya da çalgı çalmak başka bir iştir, 42 saatlik müzik eğitimi ile mini mini çocuklarımıza müzik öğretmeye çalışmak ise başka bir iştir. Herkes –profesyonelce- kendi işini yapmalıdır. Küçük yaştan itibaren etkili müzik eğitimi alan çocuklar daha hoşgörülü, sevgi dolu ve barış içinde bir toplum ve dünya yaratmamızda etkili olacaklardır.

Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. 

Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...