Avrupa Sosyal Demokrat Hareketi Başkanı Cezmi Doğaner ile eğitim, öğretim ve didaktik üzerine konuştuk.

Hocam didaktik ile ilginizi biraz açıklar mısınız?

Önce bir açıklamada bulunmak istiyorum.

Hollanda-Rotterdam RK. Thomas More Eğitim Fakültesi'nde  Didaktik dersi verdim. Alman Prof. Helga Schiwenk’den Didaktik dersi aldım.  Türkiye'de Didaktik dersi öğretim görevlisi olduğumu söylediğimde adının önünde prof. Olanlar da dahil birçok insan garip garip yüzüme bakar, "oda ne?" derlerdi. İlk kez emekli müfettiş Mustafa Baykan bey "Aaa!.. Bizde ders olarak okutuldu çok eskiden. "Umumi Didaktik" Sadrettin Celal Antel.. kitabı var dedi.

Öğretmen okullarında ders olarak okutulmuş. Gerici çağdışı DP iktidarı, Köy Enstitülerini kapatırken Didaktik dersini dede programdan çıkartmış. Eğitim Planlaması ve Programları Didaktik'e göre belirlenir... Didaktik bilinmediği için Türkiye de eğitim programı planlaması da yapılamamaktadır... Eğitim çağdışı, gerici ve skolastik bir anlayışla ezberci hafızlar yetiştiren bir yapı halini aldı.

Didaktik nedir?

Öğrenim bilgisi. Bilimsel ve teknolojik gelişmeye paralel olarak eğitim bilimi açısından gelişmeleri en hızlı öğretme yöntemidir. İnsan doğası gereği öğrenmeye, terbiye edilmeye ve yetişmeye, şekillenmeye gereksinimi olan bir varlık. Yeteneklerini, yaratıcılığını geliştirmesi, kavrayış ve seziş yönünü etkinleştirmesi, kendine güven ve kendi kendine yeterlilik kazandırması gibi etkinlikler bu bağlamda sayılabilir. İşte bu noktada eğitimcilerin ve öğretmenlerin kullandıkları yöntem olan “didaktik”; kavramıyla karşılaşmaktayız.

 Didaktik, kişinin gelişim ve oluşum süreçlerine nasıl ulaşabileceği, bu süreçleri nasıl kullanabileceği, hangi yollarla bu süreçleri ulaşabileceği ve değerlendirebileceği gibi sorulara verilen yanıtları içermektedir. Didaktik kavramı talim(öğrenme) terbiye(yetişme), oluşum, gelişim, biçim, yön, şekil ve eğitim öğretim gibi kavramlarla iç içedir.

Hocam didaktiğin ne olduğunu biraz daha netleştirelim mi?

Pratik olarak didaktik öğrenciye sistematik olarak nasıl yardım edileceği, hangi yaş grubuna hangi materyalin, araç ve gereçlerin  sunulacağı, uygulamanın ve yardımın hangi amaç ve hedef grubuna nasıl ulaşacağı, bilgi, yetenek ve gelişim arasındaki ilişkiler gibi konuları araştırır.

Hangi bilginin, nasıl, hangi ortamda öğretilmesi gerektiği üzerinde düşünülmesi gereken soruların yanıtıdır. Batıda tüm kurumlar yapılarını inceliyorlar. İnceleme sırasında en temel varsayımları bile sorgulanıyor. Bu değerlendirmeler sonunda hedeflerini yeniden saptıyorlar. Gelişen ve değişen toplumsal yapıya uygun olarak eğitim sistemini de ona göre planlamak ve programlamak gerekir.

”Ne için eğitim yapıyoruz?”, “Yaptığımız eğitim ne kadar işe yarıyor?”, “hangi ortamları kullanarak eğitim yapmalıyız?”, “eğitim için okula gitmek şart mıdır?” Ne, niçin, nasıl, ne zaman, nerede, nasıl? sorularını sorarak yanıt aramalıyız.

Siz eğitime nasıl bakıyorsunuz?

Eğitim, insana yatırım demektir. Eğitim, gelecek için yapılan uzun vadeli bir yatırımdır. Ülkenin en değerli kaynağı olan insan kaynaklarının on yıl, yirmi yıl, hatta daha uzun süreli bir perspektifle gelecek için hazırlanmasıdır. Bu yatırımı yaparken geleceğin nasıl olacağını tahmin etmek, bu vizyona göre kime, nasıl eğitim verileceğine karar vermek gerekir. Gelecek hangi bilgilerle, yeteneklerle donatılmış insanlar istiyoruz; kararından sonra bu bilgileri kişilere nasıl verebiliriz diye düşünebiliriz.

 Hocam bilimsel düşünme  ve sözcük  zenginliği nedir?

Türkiye'de Türkçe sözcük dağarcığına yönelik köklü bir araştırmanın yapılmayışı ve böyle bir araştırmanın verileri kullanılarak, eğitim öğretim yapılamaması eğitim sisteminin en zayıf halkasını oluşturmaktadır.

Bildiğiniz gibi, Batı dillerinde (Almanca, Fransızca, İngilizce ve Hollandaca)  gelişmiş  sosyal bilimler ve felsefe dili vardır. Türkçe de oturmuş, yerleşmiş bir sosyal bilimler ve felsefe dili gelişmektedir. Çağdışı gerici sistem Türkçe’nin gelişmesine engel olmaktadır. Türkçe de kitaplar sözcük fakiri.  Türkiye de yetişmiş bir filozof yok!... Türkçe de bilimsel düşünme, dil gelişimi ve  sözcük zenginliği bakımından da yeterince gelişmiş olduğunu söyleyemeyiz. Eğitime yatırım yapılmıyor. Bilimsel gelişmelere kaynak ayrılmıyor. Kes yapıştır. Kopyala yap anlayışıyla hareket ediliyor.

Dünya da, sözcük dağarcığını geliştirmeye yönelik çalışmalar büyük bir önem kazanmıştır.

Bunun yanında, Türkiye’de öğrencilerin Türkçe sözcük dağarcıkları da çok zayıftır. Yetişkinlerin de sözcük dağarcıkları çok zayıf. Gazete kitap okuyan insan yok denecek kadar az.

Öğretmenleri bu konuda sürekli yakınmaktadırlar. Öğrenciler, düşündüklerini, tasarladıklarını dile getiremiyorlar, tümce kuramıyorlar, sözcüklerin anlamlarını birbirine karıştırıyorlar. Bu önemli sorun, bugüne kadar, sözcük dağarcığını geliştirmeye yönelik sistemli bir çözüm bulunamayışından kaynaklanmaktadır.

Bir iletişim sistemi olan dilin en önemli ve en güçlü öğesi sözcüklerdir. Kavramlardır.

Sözcükler, dilin en küçük anlam öğesi ve yapı taşlarıdır. İnsanın kendini anlatabilmesi, çevresini anlayabilmesi, kısaca iletişim kurabilmesi için sözcüklere gereksinimi vardır. Son yıllarda, modern yabancı dillerin de çıkış noktasını oluşturan iletişim modeli de dil öğretiminde sözcüğün önemini vurgulamaktadır.

Ne yapılmalı?

Sözcük dağarcığını geliştirmeye yönelik sistemli çalışmaların yanında Türkçenin dilbilgisi kuralları da verilmelidir. Dilin anlam yönü (sözcük) dil derslerinin temel taşlarından en önemlisini oluşturmaktadır. Çünkü insan kavramlarla düşünür. Dünya’da gelişen teknolojik ve bilimsel devrim sayesinde dilin kullanım fonksiyonları  yeni kavramlar ve   sözcüklerle zenginleştirildi.

Sözcükler iletişimin anahtarıdır. Düşünce ve duygularımızı sözcükler aracılığıyla anlatırız. Eğitim ve öğrenme başarısını etkileyen en önemli faktörlerin başında kişinin  sahip olduğu  sözcük dağarcığının  zenginliği gelir.

“Gerçekten dil bir bahçeye benzetilebilir; gezmekle bitmeyen ve her iklimden başka renklerle bezenen bir bahçe... Bu bahçenin toprağı cemiyet, suyu fikir, çiçeği kelimedir. Gramer ve sentaks da insanların bu bahçeye verdikleri düzen diyebiliriz.”

Sözcük dağarcığı geliştirmeye yönelik düzenli çalışmaların yanında  dilin yazım ve gramer kuralları da öğretilmelidir. Dilin anlam yönü (sözcük) derslerin temel amacını oluşturur. İnsan kavramlarla  düşünür. Bir dilin kavram ve sözcük zenginliği, kişinin düşünme ve yaratıcılık için çok önemlidir.

Bir  sözcüğü öğrenmenin  sentaks, yapı, anlam gibi daha birçok yönleri vardır. İnsanda pasif sözcük  dağarcığı aktif  sözcük dağarcığından çok fazladır. Bir insanın hangi sözcükleri “pasif” olarak bildiğini belirlemek  çok zor ama hangi sözcükleri “aktif” olarak bildiği o  kişinin kullandığı sözcüklerden  tespit edilebilir. Bu da son derece karmaşık ve uzun süreli araştırmalarla yapılır. Bazı sözcükler çok sık, bazı  sözcükler de çok az kullanılmaktadır.

Dilbilim uzmanlarının  araştırmalarına göre,  bir  dilde  en çok kullanılan sözcüklerin sıklık  derecesine  göre 1.000 sözcük “temel sözcük  dağarcığı”nı oluşturmaktadır. Temel sözcüklerden sonra  kullanılan sözcükler daha  az kullanılan ve özel bir anlamı  olan sözcüklerdir.

Hollanda'da yapılan bir araştırma da, Hollandalı ve yabancı öğrencilerin kelime hazinesi şöyle tespit edilmiş:

Yaş      Hollandalı ve  Yabancı öğrenci

4            3000          1000

5           3800           1800

6            4500          2600

7            5200          3400

8            6000          4200

9            8500          5000

10           11000         6000

11           14000         8000

12           17000         10000(2)

1990 Öncesi Avrupa'da yapılan araştırmalar da kelime hazinesi aşağıda gösterildiği gibi tespit edilmişti.

Yaş

1                3

2               270

3                900  

4            1540

5           2070

6            2600

7            3200

8            3800

9            4500

10           5500

11           6700

12            8500(4)  

 '90 yıllardan sonra Dünya’da gelişen bilim ve  teknolojiye  paralel olarak çocuklarda kelime hazinesi neredeyse iki katına çıkmış durumda. ABD' de yapılan bir  araştırma göre dünyada her yıl 70-80 bin civarında yeni sözcük üretildiği tespit edilmiş.

ABD' de yapılan bir  başka araştırma da ortalama olarak temel eğitimin orta sınıfında bir  çocuğun : 

-Bir yılda 3000-4000 bin sözcük öğrendiği; 

 -Temel eğitimi bitiren bir öğrencinin 25000 sözcüğü tanıdığı;     

 - Lise bitiren bir öğrenicinin de 50000 sözcüğü tanıdığı araştırmacılarca  tespit  edilmiş.

"Oysa Türkiye'de ulaşılabilen en iyi ortalama rakam 500 sözcük. Ortaokul ve  Lise son sonunda 4-5 bin sözcük kullanılması gereken çocuklar 2 bin- 2 bin 500 sözcükle 'idare ediyor. Bazı yörelerde bu 1000 kelimeli bir dil yoksulluğuna kadar geriliyor." (Milliyet,4.11.1986)

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Amerika ve Avrupa ülkelerinde teknolojik ve bilimsel gelişmelere, yeniliklere göre ders kitapları  her yıl yeniden  yazılır. Okullarda öğrencilere öğretilmesi  istenilen kavramlar ve sözcükler her yıl  düzenli olarak yapılan  karşılaştırılmalı bilimsel çalışmalar ışığında yapılır. Tüm basın yayın kurumları bilimsel gelişmeleri  çok ciddi izlerler ve gelişmelere uygun yayın izlencesi yaparlar. Çağdaş toplum ve çağdaş insan bilimsel gelişmeleri izleyen ve uygun davranandır. 

Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. 

Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...