İstanbul Barosu’nda seçimler yaklaşıyor. Başkan ve yönetim kurulu üyeleri seçilecek. Aslında hukuk ve adalet anlayışı birbirinden çok da farklı olmayan gruplar yarışacak seçimlerde.

Bu gruplardan biri, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu. Bu grup önseçimle başkan adayı olarak Avukat Filiz Saraç’ı belirledi. Saraç, İstanbul Barosu’nda geçmişte başkan yardımcılığı dahil, Türkiye Barolar Birliği’nde yönetim kurulu üyesi olarak görev aldı. Çalışkan, başarılı, değerli bir meslektaşımız.  

Yarışacak gruplardan bir diğeri, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu Yükseliş Hareketi. Başkan adayı, İstanbul Barosu’nda Yönetin Kurulu Üyeliği yapmış bir diğer değerli meslektaşımız Avukat Hasan Kılıç.

Bilindiği kadarı ile, diğer gruplar başkan adaylarını henüz açıklamadılar.

Aslında tüm adayların, İstanbul Barosu’nu yönetme kabiliyetine sahip olduğu konusunda tereddüt oluğunu sanmıyorum. Ancak avukatların, ekonomik krizin de derinleştirdiği ekonomik ve toplumsal bir dizi yığılmış sorunu var. İstanbul Barosu’nun bu konularda etkin faaliyet yürütmediğine dair eleştirilerin de arttığı bir gerçek.

Bununla birlikte toplumda aşınan adalet duygusunu, yıpranan hukukun üstünlüğünü onarmak konusunda da tüm barolara önemli görevler düşüyor. Bu bağlamda baroları pratikte daha etkin kılacak olan doğal liderlerin öne çıkması, çözüme katkı sunması konusundaki inanç, avukatlar arasında her geçen gün güçleniyor.

Doğal liderlik nedir?  

Doğal liderler; genellikle hiyerarşik yapı içende bulunmadan, kişisel çıkar beklemeden, kendiliğinden inisiyatif alır, toplumun ve insanların sorunlarına çözüm üretirler. Doğal liderler empati kurar, farklı önerileri dikkatle dinler, insanların hayatına dokunarak sorunları aşmanın yollarını ararlar. Hoşgörülüdürler. Farklılıkları kabul ederler. Değişik yaklaşımlarla işbirliği yapmaya açıktırlar. Talimat beklemez, zorluklardan yılmaz, sorunlarla boğuşan insanlara ellerini uzatmaktan kaçınmazlar. Dayanışmacıdırlar. Pozitif ve yapıcı enerjilerini uzak mesafeden bile hissetmek mümkündür.

Doğal liderler; sıkıntılara, güncel sorunlara pratik çözüm yolları bulur, bunların uygulanmasına katkıda bulunurlar. Makam mevki sahibi olmasalar bile, toplumsal sorunların çözümüne bizzat yaşamın içinde somut  katkıda bulunmaktan geri durmazlar.

Dünya genelinde doğal liderliğe örnek olarak Mahatma Gandi ve Martin Luther King verilebilir. Ülkemizin yakın tarihinde ise; karanlık bir cinayete kurban giden  DİSK eski genel başkanı Kemal Türkler  örnek olarak gösterilebilir.

Yaşam içinde kendini geliştiren ve çekirdekten yetişme bir sendikacı olan, merhum Kemal Türkler; ilk Türkiye İşçi Partisinin ve DİSK’in ilk kurucuları arasında yer aldı. Türkiye işçi sınıfının ve emekçi halkının, haklarını elde etme mücadelesine çok önemli ve etkili katkılarda bulundu.

İstanbul Barosu ve doğal liderlik

Bu bağlamda İstanbul Barosu’nda son yıllarda iki isim öne çıktı: Avukat Kemal Aytaç ve Avukat Hasan Kılıç. Aytaç; yıllardır adalet ve hukuk ihlallerine karşı nerdeyse yalnız başına organize ettiği etkinliklerle bu buhranlı döneme damgasını vurmuş bir ağabeyimiz.  

Kılıç’ın mücadele serüveni, daha stajyer avukatken başladı. Arkadaşlarıyla birlikte dergiler çıkardı. Genç avukatları hak ve hukuk mücadelesine katmak için dernek örgütlenmesinin en önünde yer aldı. Bu çabaları sonucunda, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi seçildi. Bir dönem Avukat Hakları Merkezi başkanlığı yaptı.

Kimlik ve siyasi yaklaşım farkı gözetmeksizin, sınırsız adalet arayışı amacıyla yapılan her tür etkinliğe katkı sundu. Nerede bir meslektaşımızın tırnağı taşa değse, elini uzattı. Mesleğimizin hak ve hukukunun korunması ve geliştirilmesi için çabaladı, bu yöndeki çabaları elinden geldiğince destekledi.

Sıra dışı bir çalışma enerjisine sahip olan Kılıç’ı; sabah bir meslektaşın davasında, öğle hak ihlaline karşı yapılan bir eylemde ve akşam ise bir dayanışma etikliğinde görebilirsiniz. Yönetim kurulu üyeliği sona erdikten sonra da, Kılıç bazıların yaptığı gibi sırça köşküne çekilmedi.

Avukatların haklarının korunup, geliştirilmesine ve toplumun adalet arayışına, somut yaşamda tereddütsüzce katkı sunmaya devam etti. İşte bu sayede, önceki baro başkanlığı seçiminde, altı-yedi bin kadar oy alarak ikinci olmayı başardı

Sonuç

Gönül ister ki, mesleki sorunlara ve hukuka yaklaşım konusunda aralarında pek fark olmayan, aynı yapıdan doğan Önce İlke Grubu ve Önce İlke Yükseliş Grubu birleşerek tek adayla seçime girsin. Fakat anladığım kadarıyla şu asamda bu mümkün görünmüyor.    

Uzun lafın kısası, önümüzdeki baro seçimlerinde, farkındalık yaratan doğal liderliğin secim sonuçlarına etki edecek önemli bir faktör olacağı anlaşılıyor. Meslekte iş bulma şansının azalması ve başka bir dizi etkenin yanında, ekonomik krizin oluşturduğu  atmosferin de etkisiyle avukatların sorunları her geçen gün artıyor.

Adaleti, hukukun üstünlüğünü yaralayan şikâyetler maalesef her gün çoğalıyor. Buradan çıkışın yolu; yasal, meşru, etkili, kitlesel ve örgütlü mücadele. Baroların  bu alanda işlevinin ne kadar önemli olduğunu ifade etmeye bile gerek yok.