Rusya, Ukrayna’da işgal ettiği bölgelerin ilhakı için oylamaya başladığı hafta duyurduğu seferberlikle 300 bin Rus’u güçlerine kattı. Batıdan tepkiler gelirken bu hafta, sadece savaşın gidişatının değil aynı zamanda dünyada artan gerilimin seviyesinin de yükseldiği bir zaman oldu.

Peki bu gerilim nereye kadar gider biraz bunu konuşmak gerekir. Aslında bunun kararını da biraz batılılar verecekler. Putin kısmi seferberlik ilan ederek sahaya etki etmenin ötesinde karşı tarafa kararlılık mesajı verdi. Yani Rusya için Ukrayna meselesi bir “Afganistan” ya da “Vietnam” değildi. Ekonomik zararın yanı sıra can kaybını da göze alıyordu Rusya. İşte önümüzdeki günlerde bu savaş batı için ne kadar önemli onu göreceğiz.

Eğer ABD liderliğinde batı ülkeleri şu an getirdikleri desteği sürdürürlerse işin büyümeyeceği fikrine ulaşabiliriz. Ancak Abrams ana muharebe tankı ve f-16 gibi ciddi NATO ekipmanları Ukrayna’ya verilmeye başlarsa batı da Rusya gibi işi büyütmekten korkmuyor diyeceğiz. Şu an batılılar “bu seçenekler masada” diyorlar. Tabii bu araçların kullanımları için ciddi eğitimler gerekiyor. Eski Sovyet ekipmanlarına alışkın Ukraynalıların en azından 5-6 aylık bir eğitimden geçmeleri beklenebilir. Bu da Rusların seferber ettiği askerlerin arkasında kalacakları anlamına gelir.

Burada önemli olan mesele, ABD’nin bazı Ukraynalıları zaten bu araçları kullanmaları için savaş başından beri eğitip eğitmediğidir. Yani karar verildikten hemen sonra bu araçları sahada görmeye de başlayabiliriz. Dahası Ukrayna’da savaşan deneyimli NATO askerleri mevcut. Onların varlığı da bu araçların etkili kullanımında söz sahibi olacaktır.

Peki gelelim bu seferberlikle katılacak 300 bin askere. Bunlar Rusya tarafından nasıl kullanılacak? Profesyonel ordunun yapamadığını nasıl amatörler yapabilecek?

Bugün lojistikten sorumlu Rus Savunma Bakanlığı yardımcısı Dmitry Bulgakov görevden alındığını öğrendik. Yani seferberliğin yanında Rusya aslında operasyonun istendiği gibi gitmediğini de kabul ediyor. Ötesinde Rusya’nın lojistik yükü artık daha fazla. 150-200 bin arasındaki profesyonel ordunun yanında bir 300 binlik zorunlu askerler gelecek. Bunların günlük erzak ve mühimmat ihtiyaçlarının karşılanması özellikle Ukrayna’nın elinde lojistik ağları ciddi anlamda yıpratan HIMARS gibi silahlar varken giderek zorlaşacaktır. Önümüzün kış olduğunu ve doğa şartlarının da yardımcı olmayacağını bilmek gerekir.

Ruslar bu 300 binin tamamını Ukrayna’ya göndermeyebilirler. Onun yerine Suriye’den tutun Finlandiya sınırına asker bulundurulması gereken fakat aktif çatışma olmayan bölgelerdeki profesyonel askerler Ukrayna’ya kaydırılırken yeni gelenler onların yerine yerleşebilir. Savaş alanında ise rotasyonların yanı sıra Rusya’nın aktif operasyonda bulunmadığı Kherson ve Zaporijya gibi bölgeleri korumaları ve asıl profesyonel güçlerin Donbass’ta yoğunlaştırılmaları için gönderilebilirler.

Bu sayede Rusya taarruz kabiliyetlerini geri kazanırken hücum etme arzusundaki Ukrayna’ya insan gücüyle geri adım attırabilirler. Eğer işler istedikleri gibi giderse zeminin donduğu Kasım sonu ve Aralık başı gibi bir zamanı Donbass operasyonunun devam etmesi için tercih etmeleri olası.

Bu sırada yapılan referandumların ciddiyeti tabii ki tartışmaya açık. Savaş sürerken referandum yapmanın meşruluğu bir tarafa Zaporijya bölgesinin büyük kısmı bile Ukrayna’nın elinde. Donetsk’in 3 büyük şehrinden ikisi yine Ukrayna’da. Buralarda yaşayan insanlar oy kullanmayacaklar. Tabii bu Rusya için önemli değil. Referandum’un yapılma sebebi de seferberlikteki bürokratik sorunları çözmek ve Rus halkına “topraklarımız saldırı altında” inancı aşılamak.

Rusya sahadaki başarısızlıklarının aksine ekonomik alanda ve küresel diplomaside iyi bir sınav verdi. Rusya’yı yalnızlaştıracağını söyleyen batılılar NATO ve Avrupa Birliği dışında kimsenin Rusya’yla kavga etmek istemediğini gördüler. Rusya kışında yardımıyla batı desteğinin azalacağını umuyor ve sahadaki etkinliğini artırmak istiyor.

Nükleer silahlara gelince, Kuzey Kore dahil her ülke bu işin şaka olmadığının farkında. Biden “sakın ha” diyerek tehdidini de savurdu. Ancak işin sahada hala kötü gitmesi durumunda “taktik” nükleer silahların da masada olduğu söyleniyor. Bu silahlar Hiroşima’dakinden kat ve kat güçlü olsalar da patlama şiddetleri biraz daha ufak ve şehirleri haritadan silmek yerine cephe hattında askeri hedefler üzerinde kullanılmaya uygunlar.

Bu nedenle Rus tarafı işler tatsız gitmeye devam ederse bu silahları kullanmaya kalkışabilir. Taktik nükleer silahlar politik manada daha az tepki doğursa ve nükleer savaş başlatma riski az olsa da dünya bir daha eskisi gibi olmayacaktır. Umarım iş bu noktaya gitmez.