Venezuela devlet başkanı Nicholas Maduro Pan-LatAm yani Latin Amerika birliği teklifinde bulundu. İddiasına göre Arjantinli Alberto Fernandez, Kolombiyalı Gustavo Petro ve yıllar sonra üçüncü kez seçilerek tekrar başa gelen Brezilyalı Lula ile görüşmüştü.

Güney Amerika’da uzun zamandır bir “sol” rüzgar esiyor. Güney Amerika ülkelerinin bir çoğunda bir kaç yıl içinde ya ABD karşıtı ya da en azından doğuyla iş yapmak isteyen liderler seçildi. Uzun zamandır yalnız kalan ve ABD yaptırımlarıyla boğuşan Venezuela lideri Maduro da bu değişim halini bir fırsat bilmişe benziyor.

Venezuela, bu dönemde Ukrayna savaşı başlayıp “enerji sahibi ülkeler” kıymete binince ticaret yapabileceği ülkeler sayısını da artırdı. Önceden Maduro’nun rakibi Juan Guaido’yu “meşru” başkan olarak sayan ABD, Ukrayna kriziyle birlikte inadını bıraktı ve Maduro’yla anlaşma yoluna gitti. Buna rağmen Maduro, Rusya, Çin ve İran’la ilişkilerini giderek büyütüyor.

“Latin Amerika Birliği” projesi ise Rusya ve Çin’in destekleyeceği bir birlik. ABD’denin geriye kalan nüfuzunu Güney Amerika’dan söküp atmayı hedefliyor. Tabii bu çok gerçekçi bir plan değil. Dahası ABD’yi Güney Amerika’dakini nüfuzunu korumak adına daha şiddetli hareketlere de girişebilir.

Açıkçası son yıllarda Güney Amerika’nın darbe kültürü yeni bir seviyeye yükseldi. Daha Bolivya darbesinin üstünden yıllar geçmeden Peru’yu izledik. Bir hafta önce Brezilya’da Bolsonaro yanlıları yönetim binalarını bastı.

Bir çokları durumu Trump’ın 6 Ocak kongre baskınına benzetse de durum çok farklıydı. Trump taraftarları 400-500 kadar silahsız kişiyle boş buldukları binaya daldılar. Brezilya ise darbeler içinde yaşamış bir ülke. Bolsonaro destekçileri açıkça orduyu müdahaleye çağırdılar. Ordudan destek göreceklerinden eminlerdi.

Tabii işler istedikleri gibi gitmedi. Lula olağanüstü hal ilan etti ve başına iş açabilecek önemli bir krizi şimdilik önlemiş oldu.  Eğer Maduro’nun bahsettiği bu teklife sıcak bakarsa Lula bundan sonra daha büyük krizlerle karşı karşıya kalabilir.

Bu Güney Amerika’da başa gelmiş bütün liderler için geçerli. Başında Kolombiya’nın uzun zaman sonra ilk sol lideri Gustavo Petro geliyor. Eski FARC militanı olan Petro, gelir gelmez Maduro’yla iş birliği planlarını açıklamıştı. Peru’nun lideri Castillo ise ülkesinde derin yer tutmuş ABD nüfuzunu temizlemeye çalışırken darbeyle indirildi. Rakipleri onu meclisi feshederek güç devşirmeye çalışmakla itham etmişti.

Yani işin sonunda bu “cesur” Pan LatAm projesine gönül verecek liderler Güney Amerika’da her zaman darbe riski altındalar. ABD’nin arka bahçesinde Rusya ve Çin destekli böyle büyük bir projenin gerçekleşmesi benzer hareketlere Amerikalıların da Asya’da  girişebileceğini de bize söylüyor.