Rusya’nın Ukrayna işgali devam ederken her kesimden insan bir taraf seçmeye zorlandı. Kimileri “NATO genişlemesi Rusya’yı tehdit ediyordu, Putin haklıdır” dedi. Bazılarıysa “Rusların gözü hep Ukrayna’daydı,  o yüzden NATO’ya girmek istiyorlar” diye karşı çıktı.

Fakat can sıkıcı olan içinde bulunmadığımız durumlarda taraf olmaya zorlanmak ve kompleks durumları tek bir gerekçeyle açıklamaya çalışmaktı. Rusya’nın Ukrayna planları içinde sadece NATO’yu engellemek yoktu. Putin, Belarus, Ukrayna ve Rusya’yı birleştirerek büyük Rus birliği inşa etmek istiyor. İşgalden birkaç gün önce verdiği “tarih dersinde de” buna değindi. “Ukrayna bizim parçamız, aynı milletiz aslında dedi.”

E operasyonun amacı ne? Ukrayna’yı “nazilerden mi” arındırmak? Yoksa Emperyal hedeflerle Karadeniz’in kontrolüne sahip olup sınırlarını mı genişletmek? Başarılı olunursa sonu nerede bitecek? Birkaç yıla Putin’i “Moldova da bizim canımız kanımız” derken mi göreceğiz?

İşte Rus tarafını seçerseniz bu çelişkiler içine düşüyorsunuz. Bir de işin karşı cephesi var. İşgale uğrayan halkın tarafında olacağım derken agresif NATO genişlemesinin savunucusu konumuna düşmek yani.

Henry Kissinger’dan tutun, John Mearsheimer’e bir sürü batılı siyaset bilimci ve stratejist “NATO’yu genişletirseniz Rusya’yı provoke edersiniz. Ukrayna’yı korumayacaksınız o yüzden gaza getirmeyin” dediler. Batının arzusu Rus işgalini durdurmak değil ki. Tek istekleri büyük rakiplerinin başına bir Afganistan faciası gelsin. Hillary Clinton bile “Rusya saplanıp kalacak” dedi gülerek. Rusya'nın yaşayacağı bir faciadan pek memnundu.

Bu yüzden Zelensky “yalnız kaldık” diyor. Rusya’ya kafa tutması belli ki birtakım sözlerle olmuş. Bu sözler doğal olarak tutulmayınca Ukrayna’nın kendi halkının yürekli savunmasından başka bir dayanağı kalmamış. Şu ana kadar görünen o ki Ukrayna halkı da direnişini sonuna kadar yapıyor.

İşin kötüsüyse Amerikalılar tüm bu gürültüden sonra “biz elimizden geleni yaptık” diyerek kendi sırtlarını sıvazlayacaklar. Konu gündemden düşerse yaralarını uzun yıllar zor saracak Ukrayna halkı için dökülen timsah gözyaşları tarihin sayfalarına gömülmüş olacak.

Bu sırada yüzlerce, binlerce sivil hayatından oldu. Milyonlarcası evini terk etti. Rus işgaliyle mücadele adında Ruslar işlerinden edildiler. Ancak devlerin tepişmesi bitmedi.

Vaziyet böyleyken, herkes taraf seçmek durumunda mı?

İşgal edilen tarafın zulüm görmüş bireylerine üzülmek insanlığın gereğidir. Askeri harekatları jeopolitik açıdan yorumlamaksa akılcı bireylerin yapacağı iştir. Ama bu bir tarafın fanatiği olmayı gerektirmez.

Hele bizimki gibi zor zamanlardan geçen bir ülke bu fanatikliği hiç kaldıramaz. Ne bir tarafın gazına gelip Rusya’ya yaptırım uygulayacak ekonomik gücümüz var ne de başkalarının gazıyla NATO’dan çıkıp bize hareket kabiliyeti tanıyan bir şemsiyeden olacak enerjimiz var. Dünyada dengeler yeniden oluşurken sahip olduklarını muhafaza etmek başlı başına bir zaferdir.

ABD’de yapılan ankette halkın %74’ü Ukrayna üzerinde uçuşa kapalı bölge oluşturulmasını desteklediği ortaya çıkmış. Aynı araştırma İngiltere’de diğerinin aksine “bu eylemin sonucunda İngiliz ordusu Rus uçaklarını vurmak zorunda kalabilir ve iki ülke arasında savaş çıkabilir” diye not düşerek yapılmış. Sonuç ise sadece %28 uçuşa kapalı bölgeyi desteklemiş.

Yani kanaat önderleri ve medya savaş çığırtkanlığı yaptıkça halk da istemeden bu yöne sokulabiliyor. Bu nedenle fanatik bir tutum almadan önce herkes iki kere düşünmeli. Yoksa sonuçlarına hep beraber katlanacağız.