ABD seçimlerine birkaç ay vardı. Ortam  pek gergindi. Trump tarafı ayrı Demokratlar ayrı, iddialar havalarda uçuşuyordu. Trump’ın ödemediği vergiler falan hep manşetlerdeydi…

Bir haber çıkmıştı. Oğul Biden Hunter’ın laptopundan birtakım mailler sızdı. Babasının politik gücünü kullanarak Ukrayna’da inşa ettiği iş ilişkileri ortalığa dökülmüştü. Muhtemelen duymamışsınızdır çünkü doğruluğu belli olmadan hakkında yapılan paylaşımlar saatler içinde silinmişti. Haberi yazan muhafazakar New York Post gazetesi sansüre uğradıklarını söylüyordu.

Sosyal medya siteleri çıkıp konuştular; “Rus dezenformasyonu bu haberler” dediler. ABD medyası sevdi tabii bu açıklamayı. Ne de olsa işe yarıyor. Onların “dış güçleri de” Ruslar neticede. Seçime az zaman kala ciddi sayılabilecek bir skandal böylece halının altına süpürülmüştü.

                                                                                          ***

İşte o haberin doğruluğu bu hafta daha liberal New York Times tarafından itiraf edildi. Malum laptop Hunter Biden’a aitti. İçindeki mailler de aynı şekilde…

Oğul Biden’dan biraz bahsetmek gerekir. Babasının başına ilk kez iş açmıyor Hunter. Uyuşturucu bağımlılığı yüzünden ordudan atılması, trafik kazasında ölen kardeşinin eşiyle birlikte olması, astronomik fiyatlara sattığı tabloları… Siyaset magazininin ilgisini her daim çekebilmişti oğul Biden.

Ancak mesele burada farklı. Kendi “yaramazlıklarından” ziyade babasını doğrudan ilgilendiren işlerle uğraşması konuşuluyor. Neticede ABD başkan yardımcısının oğlu sıfatıyla işler yapıyordu. Bu belgelerde babasıyla görüşme ayarlama karşılığında birtakım rüşvetler aldığı iddia ediliyordu.

Asıl vahim iddia ise doğrudan Ukrayna’yla ilgili. 2015’te ABD yönetimi, Ukrayna’yı başsavcısının görevden alınmaması halinde ülkeye verilecek 1 milyar dolarlık borcu dondurmakla tehdit etmişti. İddialarına göre başsavcı yolsuzlukla “yeterince” uğraşmıyordu. Peki ABD neden bu kadar meraklıydı bu işe? Her işini yapmayan savcıyı dünya çapında kovalıyorlar mıydı?

Yoksa bahsedilen baş savcının oğul Biden’ın çalıştığı enerji firmasının sahibi Ukrayna’lı bir oligarkın peşinde olması sadece bir tesadüf müydü? Yani kısacası koca Amerika’nın dış politikası Biden ailesinin finansal çıkarları için ülkeleri tehdit ediyordu.

                                                                                       ***

Batı medyasının konuya karşı tutumu ise içler acısıydı. Ne zaman ana akım düşüncenin aksine bir bilgi ortalığa dökülür hemen “Rus dezenformasyonu” diye etiketi yapıştırırlar. Biden laptop işi de aynı böyle oldu. Bu kadar önemli bir mesele neden şimdi ortalığa döküldü bilinmez. Belki Ukrayna savaşı, belki Demokrat Parti içinde hesaplaşmalar…

Bu münferit bir olay da değil. ABD merkez medyası “Trump’çı veya Rus ajanı ilan edilirim” korkusuyla bu haberleri yapamıyor. Pandemiden Ukrayna’ya ana akım fikir neyse onun aksine çıkanlar toplumun dışına itiliyorlar. Ne cehaletleri kalıyor ne hainlikleri…

Bu tutum yüzünden fanatik komplo teorisyenleri de kendilerine taraftar bulmayı başarıyor. Merkez medyanın yalanlarından bıkanlar “aşıların içinde çip varmış” saçmalıklarına kurban ediliyor.

İşte sabah akşam otoriter ülkelerin özgür olmayan medyalarıyla dalga geçen batılı gazeteciler bu vaziyetteler. Bunu yüzlerine vurduğunuz da ise “Rusya’da hiç konuşamazdın” diyorlar.

Doğru. Haksızlık edemem. Batı’da emperyalist savaş makinelerinin aleyhine haber yapacak cesarette düzinelerce gazeteci var. Ve dışlansalar da şiddete maruz kalmadan bir şekilde yaşamaya devam edebiliyorlar. Kısacası evet, Rusya kadar kötü değilsiniz. Tabii bu size yetiyorsa…